Günümüzde çoğu zaman birbiri yerine kullanılan “münevver”, “aydın” ya da “entelektüel” kavramlarını bir sıfat olarak yakın bir tarihte Hakk’a yürüyen Durmuş Hocaoğlu için hiç şüphe etmeden kullanabilir miyiz?
Bilgi tek tür değildir; insanın mesela algıları, bir tür bilgiyi teşkil ederken veya bir tür bilgiye esas teşkil ederken, algı verilerinin birbirle-ri ile irtibatlandırılması veya irtibatının kurulması daha farklı bir bilgiyi ifade eder.
Türkiye’nin makro sosyal problemlerini milliyetçi bir perspektiften analiz eden Erol Güngör, katı ideolojik kutuplaşmaların olduğu bir dönemde farklı siyasal yönelimleri olan kesimlerin bile dikkatini çekmeyi başarmış ve ilgiyle takip edilmiş bir sosyal bilimcidir.
“Dergi, hür tefekkürün kalesidir” der Cemil Meriç. Düşünce Dergisi ise, hür tefekkürün bozkırıdır, kalesi değil. Zira tefekkür/düşünce bir kaleye sahipse, belki de hapsolduğunun farkında olmayan bir şaşkınlık nöbetinden öte bir şey değildir.
Sayı 1 - Entelektüel içinddekiler
Düşünce Dergisi olarak ilk sayımızı düşüncenin ayrıcalıklı faili, münevver/aydın/entelektüeli dosya konusu olarak belirledik. Münevver, aydın, entelektüel... Aslında çok da masum olmayan kelime tercihleriyle etiketlenen, bir tefekkür zanaatkârı ve kimi zaman da aktivist bir sözcü aslında kastedilen. Ancak pek de üzerinde mutabakata varılmamış bir kavram, kimlik ve roller söz konusu.
İnsan, “sonsuz, sınırsız ve sırasız” bir evrende, kendi varlığını, bütün- lüğünü, canlılığını sürdürür. İnsanlar bunlardan kaynaklanan “belirsiz, tanımsız, bilinmez” gerginlik hallerini “belirli, tanımlı ve bilinir” kılmaya çalışır. İnsanın bu çabalarına en büyük destek din, tarih ve kültürden gelmektedir. İnsanlar, hayata din, tarih ve kültür ile tutunurlar.
-türk milliyetçiliğinin türk sineması’ndaki serüveni üzerine kısa bir inceleme-
Teknoloji ve küreselleşmeye paralel olarak günümüz toplumlarının yaşam tarzları ve buna bağlı olarak toplumsal-kültürel yapıları hızla değişiyor.
2010 yılında vefat eden merhum Durmuş Hocaoğlu’nun Laisizm’den Millî Sekülerizm’e kitabı geçtiğimiz aylarda KOCAV Yayınları tarafın- dan yeniden basıldı.
Aydına yüklenen anlam her ideolojik akım ve politik değerlendirmeye göre farklılık arz eder. Genel olarak da aydına olumsuz bir anlam yükleyenler daha çoktur. Aydın karşıtlığı hem muhafazakâr hem de solcu çevrelerde oldukça fazla karşılaşılan bir olgudur.
Türkiye gibi bir imparatorluğun mirasçısı olarak birçok farklı grubu ihtiva eden ve çeşitli tarihi kırılmalar geçiren ülkelerde bu nevi tartışmalara daha sık rastlanır. Bu tip tartışmalarda çokça mevzu edilen konulardan biri de ‘‘aydın’’ meselesidir.