Sayı 7 / Kent

Sanatların içinde en kentlisi sinemadır. Jacques Ellul’ün ifadesi ile bu bir zorunluluktu.

İnsanlık tarihi incelendiğinde zaman ve mekândan bağımsız, siyasi, sosyal, ekonomik olanlar başta olmak üzere tüm temel parametreleri aşan eylemlerden birinin tüketim olduğu görülmektedir.

Ünlü mimar ve akademisyen Hashim Sarkis’in de belirttiği gibi, Devlet- i Aliyye’nin kudretli başkenti, bugün aynı kudreti bambaşka bir şekilde ve başka vesileler ile yeniden kazanıyor.

Hocam merhaba. Düşünce Dergisi’nin bu sayısında kent ve kentliliği konu ediyoruz. Sizce bir şehre dokusunu veren evlerin genel nitelikleri nelerdir? Geleneksel Türk Evi’nin temel özellikleri nelerdir?

Türkçe’nin güzel kelimelerden birisidir “şehir”. Sogd ve Sanskritçe kökenli “kent” yerine mazisi ve kökü Türkçemizde 1000 yıllık derinliğiyle var olan “şehir” kelimesini tercih ettiğimi vurgulayarak başlamak istiyorum.

“Mesleki tecrübelerinizden ve bilgi birikiminizden hareketle ideal kent tasavvurunuz hakkındaki görüşlerinizi bizimle paylaşır mısınız?”

İnsan ve zamandır şehrin bânisi. Tanrının şehir kurulmak üzere bir takım ayrıcalıklar kattığı topraklar üzerinde zaman ve insan el ele verir.

Şehir dediğimiz; insanlar, caddeler, binalar, sokak lambaları, hastane, okul vs.’den ibaret olmayıp bütün bunların ilerisine geçen ve bunlardan fazlasını ifade eden bir yer, bir mekân, bir muhittir.

Nüfusun kırda değil şehirlerde bulunması ve buralarda yoğunlaşmasıyla ifade edilen şehirleşmenin ülkemizde 1950’li yıllarda başladığı kabul edilir. Esas olarak sanayileşmeye bağlı olarak ortaya çıkıp gelişen ve böyle olması arzu edilen şehirleşme, Türkiye’de daha ziyade kırdan şehre göçlere bağlı olarak, şehirlerde yaşayan nüfusun artması şeklinde cereyan etmiş ve Türkiye demografik manada hızlı bir şehirleşme süreci yaşamıştır.

Kent kaybolmadan önce değerlerini anlamalıydık. Kentler genellikle medeniyetlerin oluştuğu, uygulandığı merkezlerdir. Medeniyetler kentlerde oluşur.

Bir mekân olarak şehir sıradan bir yer değildir. Malum, mekânla yer arasında bir ayrım elzemdir. Yer coğrafi olsun olmasın herhangi bir alandır.

Kırın iticiliği ve kentin çekiciliği meselesi, sosyoloji öğrencisi olduğumuz yıllardan bu güne her daim kent sosyolojisinin giriş tartışmalarından biri olmuştur.

Şehir bir mekandır; hem maddi, hem manevi bir mekan. Manevi olanın/mananın maddi olanda/maddede form kazanarak zuhur ettiği, maddi olanın/maddenin da manevi olanla/mana ile irtibatıyla hayat bulduğu, hayatın bir parçası haline gelerek, mana kazandığı varoluş mertebesi, şehirdir.

Saadettin Ökten, İslam kültür ve medeniyetinden hareketle şehir tasavvurunu özgün bir şekilde ortaya koyan mütefekkirlerden. Onun, fiziksel bir hal olan şehirle, toplumun inanç ve düşüncelerini cem eden anlayışı önemli bir noktaya işaret eder.

Şehir, tıpkı kalp gibi, insanların toplanıp dağıldıkları merkezlerdir. Kalp nasıl bedenin kan akışı ve dolaşımının merkezi olma hüviyetini taşıyorsa, şehirler de aynı şekilde bir milletin, ahlaki, ilmi, sanatsal, kültürel, ticari ve hukuki akışı ve dolaşımının, gelişimininin, değişim ve dönüşümünün en önce ve en yüksek düzeyde vuku bulduğu tarihsel mekanlardır.

Hemen her kültürde şehirli-köylü ayrımının tarihsel köklerini görmek mümkündür. Bu ayrım o kadar köklüdür ki yalnızca tarihin derinliklerinde kalmış bir belirleyen olmanın ötesinde, modern zamanlarda açıklayıcı olmayı sürdüren bazı teorilerin temelini oluşturmaktadır.



Toplam: 22 |  Gösterilen: 1 - 20 1 2 >>>