Sayı 12 / İktidar

Hukukun esas sınırlayıcı hükmü siyasî iktidara yönelik veçhesiyledir. Çünkü, hukuk olmasa da, siyasî iktidar, güç sahibi olması hasebiyle insanı sınırlayabilir. Ancak, hukuk olmazsa insanın siyasî iktidara karşı bir sınırlama vazifesi görebilmesi mümkün gözükmemektedir.

İki ismin ortak çabası devleti zamansal ilişkilerin nedensel ilişki olduğu zannıyla açıklayan kuramlara, kavrayışlara ve izahlara karşı çıkarak kendi özgül ve çok katmanlı kuramlarını ortaya koymaktır. Modern Devlet olgusu kanaatimizce ancak Tilly ve Bourdieu birlikte anlaşıldığında kavranılmaya müsait hale gelmektedir.

David Ricardo vergiyi, bir ülkenin toprak ve emek ürünlerinden hükümetin emrine verilen parça olarak tanımlamakta ve bu tanım içindeki hükümet ibaresi vergi ile iktidar arasındaki ilişkiye dair çıkarımlar sunmaktadır. Bu yazıda Ricardo’nun dikkat çektiği minvalde kısmen siyasal iktidar-vergilendirme münasebetine değinilecektir.

Ailenin toplumun en küçük temel taşı olması nedeniyle toplumda yankı bulan unsurların da temellerinin ailede aranması sık karşılaşılan bir durumdur. Toplumda her an bulunan ve farklı okumalarla farklı türlerini görebildiğimiz iktidar ilişkilerinin aileyi meydana getiren bireyler arasında bulunması muhtemeldir.

Şiirle iktidar arasındaki ilişki daima methiye türündeki manzumelerle iktidarın lehine bir seyir takip etmemiştir. Şair, göz kamaştırıcı bir dille azametini, adaletini, cömertliğini övdüğü muhatabını yeri geldiğinde kaleminin ucunu hafifçe sivriltip bir sineğin dokunuşunun verdiği rahatsızlık miktarınca nükte ve mizah yollu uyarmış; yeri geldiğinde aynı kalemi kılıç gibi keskinleştirerek iktidar sahiplerini kararları ve icraatlarından ötürü en sert biçimde eleştirmiştir.

Kültür ve sanat politikaları, toplumsal düşünce, inanç, değerler ve davranışların izdüşümü olup, siyasal hayatın yönlendiricisi konumundadır. Bu noktada iktidar tarafından gerçekleştirilmek istenen siyasal mühendisliğin vazgeçilmez unsurlarından biridir.

Yapımcılar ile sinema işletmecileri arasındaki sorunun temeli gelir paylaşımına dayanıyor. Sorun ortada ve herkes durumun farkında aslında. Çözümde tarafların oturup anlaşmaları ama özellikle Mars, anlaşmaya yanaşmayınca konu devletin müdahalesi ile sonuçlandı.

Körfez ülkelerinin kendi müzelerinde ve tarih dersleri içeriklerinde, İslam öncesi sürecin kültürel etkisi de sık sık zikredilmektedir. Bu tarihî sürecin iktidar anlayışı -her ne kadar bölge insanı daimî olarak başka topluluklar ile ticari ilişkiler içinde olsa da- yerel kabilecilik kavramı etrafında gelişmiştir

"Arap Baharı, Arap İsyanları ya da Arap Devrimleri” olarak adlandırılan halk ayaklanmalarından birçok Arap ülkesi etkilenmiş, kısmi reformlarla sistemin devamının sağlanmasından rejim değişikliğine, askeri dış müdahaleden iç savaşa kadar farklı tecrübeler ortaya çıkmıştır.

Tarih boyunca Japon İmparatorları hep önemli bir siyasi unsur olarak görülmüşlerdir. Bazı dönemlerde imparatorlar, kendi divanlarıyla birlikte ülkeyi meşru hükümranı olarak tek başlarına idare etmişler; ancak çoğu zaman ise ülkenin esas idarecileri tarafından varlıklarını meşrulaştırıcı bir unsur olarak kullanılmışlardır.

İcat edilmiş gelenek/gelenekler için “neden icat edildiler” sorusunu sormak önemlidir. Hobsbawn, icat edilmiş bu geleneklerin grup birliğini sağlamak ve bunu meşru kılmak adına tarihe başvurduklarını ifade etmektedir. Hatta devrimci hareketler dahi bir noktada halk geçmişine, devrim geleneklerine ve kendi şehitlerine atıfta bulunarak yaratmış oldukları yeniliklerin sağlamlaştırma çabasında bulunmuşlardır.

Düşünce Dergisi’nin, iktidar kavramını enine boyuna tartıştığı ve farklı disiplinlerin bakış açılarını bir araya getirerek geniş bir perspektiften meselenin anlaşılmasına gayret ettiği yeni sayısı huzurlarınızda.

İktidarı herkes hayal eder, arzu eder. Bunda bir belirsizlik yok. Öte yandan iş, “istemeye” yani “irade etmeye” geldiğinde bu kadar emin olamıyoruz. Çünkü devlet ya da talih kuşu, her isteyene değil; istediğine konar. Zaten her isteyenin iktidar sahibi olamayacağı gerçeğini, gücün doğası ya da doğa yasası olarak güç bize söyler.

yirmi birinci yüzyılın teknoloji temelli iktidarı

Enformasyonun ve toplumun, yapay zeka ve bilgisayarlar/bilgisayar ağlarınca kontrol edilmeye başlanması, aynı zamanda toplumsal iktidarların daha da güçlenmesine ve -bu iktidar güçleri üzerinde hiçbir söz hakkı bulunmayan- sıradan insanların paranoyalarının en üst düzeylere taşınmasına da yol açmıştır.



Toplam: 18 |  Gösterilen: 1 - 18 1