17 Ocak 2020

  • Paylaş
“kitlelerin ayaklanması” ve “sessiz yığınların gölgesinde” adlı kitaplar üzerine bir değerlendirme

İspanyol düşünür José Ortega y Gasset ile Fransız düşünür Jean Baudrillard’ın ele alacağımız eserlerinde; inançlarını yitirmiş, bir amacı olmayan, dolayısıyla boşlukta, buna rağmen kendini en değerli olarak gören ilginç bir insan tipi ve bu tiplerin oluşturduğu yığınlar\kitleler anlatılır.

İspanyol düşünür José Ortega y Gasset ile Fransız düşünür Jean Baudrillard’ın ele alacağımız eserlerinde; inançlarını yitirmiş, bir amacı olmayan, dolayısıyla boşlukta, buna rağmen kendini en değerli olarak gören ilginç bir insan tipi ve bu tiplerin oluşturduğu yığınlarkitleler anlatılır. Biri 1955, diğeri 2007 yılında vefat eden bu iki düşünür farklı açılardan kitle insanının oluşumunu ve oluşmaya devam edişini irdelerler. Baudrillard’da işin içine televizyon, internet, reklam gibi kitle iletişim araçları da girer.
Yazımızda Gasset’nin “Kitlelerin Ayaklanması” ile Baudrillard’ın “Sessiz Yığınların Gölgesinde” adlı eserlerini değerlendirmeye çalışacağız. Bu iki kitap hakkında değerlendirme yaparken, onları mukayese etmektense, ayrı ayrı ele almayı tercih ettik. Ancak, her ne kadar ayrı ele alsak da savundukları fikirler açısından bu iki kitabın birbirinin devamı olduğunu söylemeliyiz. Kısacası, 1982 yılında yayımlanan “Sessiz Yığınların Gölgesinde”, 1930’da yayımlanmış “Kitlelerin Ayaklanması”nın değişik bir devamıdır. Dolayısıyla, sonuç bölümünde de bu iki kitabın desteklediği ortak fikirleri kısaca ele alacağız. Bunları ele alırken farklı fikirleri de ortaya koymaya çalışacağız.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Bilgi" sayısında...

 



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

İspanyol düşünür José Ortega y Gasset ile Fransız düşünür Jean Baudrillard’ın ele alacağımız eserlerinde; inançlarını yitirmiş, bir amacı olmayan, dolayısıyla boşlukta, buna rağmen kendini en değerli olarak gören ilginç bir insan tipi ve bu tiplerin oluşturduğu yığınlarkitleler anlatılır.

Bilgi ekonomisinin 1990’lı yıllardan bu yana ülkelerin gelişmesinde önemli bir rol oynadığını söylemek mümkündür. Modern ekonomide bilgiye sahip ülkeler iktisadi manada gelişme yönünde hareket etmiştir

Günümüzde insanlar, öncekinden çok daha yüksek hızlarda daha büyük miktarlarda veri üretiyorlar ve bu verilerin çeşitliliği, birkaç on yıl öncesine göre çok daha karmaşık ve karmaşıklaşmaya da devam ediyor.

Türkiye’de modern anlamda yükseköğretim anlayışının kurumsallaşması, bir çağdaşlaşma sorunu olarak görülmüş ve bilimsel anlayışın bu doğrultuda yapılanması, Osmanlı'nın son döneminde başlayan modernleşme süreciyle olmuştur.

Bilgi, güç ve söylem, felsefecileri, düşünürleri ve sosyal bilimcileri yıllarca meşgul etmiştir. Bu üç kavram dünyayı tanıma ve sosyal olgular üzerinde fikir yürütme aşamasında değişik yöntem ve analizlerin doğmasına, yeni görüş ve düşüncelerin ortaya atılmasına sebep olmuştur.

İslâm dünyasının son asırlarda yaşadığı bunalım, Batı dünyası karşısındaki yenilgisi, bu yenilginin sebepleri ve muhtemel çözüm yolları bu dünyaya ait her entelektüelin zihnindeki temel sorulardan birini oluşturmaktadır.


En Çok Okunanlar