Güncelleme: 14 Ağustos 2020

  • Paylaş
"türk üniversitesi" üzerine beyin fırtınası

Klasik üniversite yapılanmalarının hepsinin bir felsefesi ve bu felsefe üzerine kurguladıkları bir sistemleri bulunuyor. Bugün bir Alman Üniversitesi, bir Fransız veya İngiliz Üniversitesi’nden ve ekollerinden bahsedebiliyoruz. Bu da bizi “‘Bir Türk Üniversitesi’ var mıdır?” şeklinde bir soruya yöneltiyor.

Üniversitelerin tarihte ortaya çıkış amaçları ve aşamaları düşünüldüğünde hiç de tesadüfi nedenlere dayanmadığı anlaşılmaktadır. Özellikle milletlerin temel devlet felsefesi üzerinde yükselen tarihi, kültürel ve ilmi mirasın oluşturulması ve aktarılmasında “üniversite”nin önemli bir görev üstlendiğini görüyoruz. Klasik üniversite yapılanmalarının hepsinin bir felsefesi ve bu felsefe üzerine kurguladıkları bir sistemleri bulunuyor. Bugün bir Alman Üniversitesi, bir Fransız veya İngiliz Üniversitesi’nden ve ekollerinden bahsedebiliyoruz. Bu da bizi “‘Bir Türk Üniversitesi’ var mıdır?” şeklinde bir soruya yöneltiyor.

Bu çerçevede “felsefi dayanaklarını kurabilen ve buna dayalı bir görev üstelenebilen bir Türk üniversitesi kurgulanabilir mi?” başlığı ile farklı üniversitelerde görev yapan hocalarımıza aşağıdaki soruları yönelttik:

- Bir Türk üniversitesi var mıdır? Varsa nasıl tanımlarsınız?
- Yoksa bir Türk üniversitesine ihtiyaç var mıdır?
- İdeal üniversite nasıl olmalıdır?

Dünyanın en eski eğitim kurumlarına sahip bir millet olarak, yenilenen dünyada, üniversitelerin mevcut durumu ve geleceği bizim için ehemmiyetini hiç kaybetmeyecek. Bu amaçla yaptığımız ve farklı düşüncelerin bir araya geldiği soruşturma bölümünün, ufuk açıcı olmasını temenni ediyoruz.

 

“bir türk üniversitesine ihtiyaç vardır”

dr. öğr. üyesi ahmet murat özel
ibn haldun üniversitesi islami ilimler fakültesi

"...Bir Türk üniversitesine elbette ihtiyaç var. Bu üniversitenin istikametini ve karakterini de sosyal bilimler alanındaki perspektifi belirleyecektir. Tarih yazımından, ilahiyat çalışmalarına, dil çalışmalarına kadar öncü ve hususen tarihsel deneyimimizi dikkate alan bir üniversite, sosyal bilimlerde bir Türk ekolünü oluşturmalıdır..."

 

“üniversitelerimiz korporatist ideolojinin tutsağı”

prof. dr. k. ali akkemik
yamaguchi üniversitesi iktisat fakültesi

"...Üniversitenin kaynaklarını temin ettiği devlet veya iş dünyası ile ilişkilerinin yarattığı bu [korporatist] ideolojik eğilim, üniversitelerin toplum tarafından arzu edilen özerk ve özgürce düşünce-araştırma-eğitim kurumlarına dönüşmelerinin önünde bir engel teşkil etmektedir. Üniversitelerin tutsağı haline geldiği korporatist ideolojinin ona en büyük zararlarından biri, akademide düşünce ve ifade özgürlüğüne getirdiği kısıtlamadır..."

 

“üniversiteye ruh verecek olan şey temel medeniyet değerleri ile olan alakasıdır”

prof. dr. azmi özcan
29 mayıs üniversitesi edebiyat fakültesi

"...Bir Türk üniversitesine ihtiyaç var mı sorusu doğrudan doğruya sizin gerek fert gerek toplum ve kimlik olarak, insana, eşyaya ve hayata yüklediğiniz anlamla alakalıdır. Eğer hayata dair bir iddianız söz konusuysa, o zaman elbette bunun ihtiyaçtan da öte bir zaruret olduğu kendiliğinden ortaya çıkacaktır..."

 

“ideal üniversiteler, toplumların çağdaş gereksinimlerine adapte olabilen kurumlardır”

dr. öğr. üyesi vehbi baysan
i̇bn haldun üniversitesi i̇nsan ve toplum bilimleri fakültesi

“...İdeal üniversiteler, kendi kendilerini yeniden inşa ederek, toplumların çağdaş gereksinimlerine adapte olabilen kurumlardır. Bunu yaparken öğrencilere salt bilgi sunmak yerine onların zihinlerini “düşünme ve yaratıcılık” üzerine eğitmeli, ömür boyu devam ettirebilecekleri öğrenme yetileri sunmalıdır...”

 

“ülkelere özgü ulusal üniversite modelleri mevcuttur”

prof. dr. mehmet akif okur
yıldız teknik üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi

“...Türk karakterli bir ‘ideal üniversite’, Türk milletinin müşterek varlığını dayandırdığı anlam sistemini, dünya görüşünü ve yüz yüze olduğu maddi şartların bu idrak etrafında yorumlanışını esas alan kök/çekirdek değerlerin kılavuzluğuna ihtiyaç duyar...”

 

"tutucu ve gelenekçi bürokratik bir kurum olarak türk üniversiteleri"

prof. dr. mehmet yaşar ertaş
sakarya üniversitesi fen edebiyat fakültesi

"...Küreselleşmiş günümüz dünyasında bir millete ait üniversiteden bahsetmek pek tutarlı olmasa da kendi geleneğini oluşturmuş dışarıya model olabilen bir Türk üniversitesi neden olmasın? Bilimsel üretim önemli olmakla birlikte, elde edilen verileri ve sonuçları anlamlandırarak bütün dünya için geçerli değerler üretmek açısından üniversitelere büyük görevler düşmektedir. Bu sebeple evrensel ilke ve hedeflere sahip, uluslararası rekabet gücü yüksek ancak anlam dünyası itibariyle kendine güvenen, iddialı ve dışarıdan bakıldığında fark edilebilen bir Türk üniversitesine ihtiyaç olduğunu söyleyebiliriz..."

 

“ulusal üniversite olamaz”

prof. dr. hikmet kırık
istanbul üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi

"...Her şeyden önce üniversite adı üzerinde “evrensel” bir kavram ve kavrayış olarak her türlü alt aidiyet nitelemelerini dışlar. Bu çerçevede bir “Alman”, “Fransız”, “Japon” veya “Amerikan” üniversitesi de yoktur. Referans olarak gönderdiğiniz Humboldyan “Berlin Üniversitesi” modeli de bir “Alman Üniversitesi” modelini ileri sürmüyor..."

 

“düşünce ve bilim sahasında ekol oluşturamadık”

prof. dr. şenol durgun
istanbul gelişim üniversitesi iktisadi idari sosyal bilimler fakültesi

"...Elbette bir Türk üniversite ekolüne, bilim anlayışına ihtiyaç vardır. Bunun için öncelikle yapılması gereken düşünce hayatımıza Osmanlı’nın son döneminden itibaren girmiş olan kültürel ve düşünsel bölünmenin bir şekilde sonlandırılmasıdır. Zira bu bölünme sadece siyasal alanda değil, akademik sahada, akademik istihdam ve çalışma konularındaki tercihlerde de kendini göstermektedir..."

 

“üniversitelerimiz henüz öz bilincine ulaşmış değil”

doç. dr. şevki ışıklı
marmara üniversitesi iletişim fakültesi

“...Türkiye’de akademi ile toplum, bilimsel bilgi ile halk bilgeliği arasında bariz bir uçurum var. Akademi, Anadolu halkının irfanının karşısına bir rakip olarak konumlandırılıyor, halkın gözünde önemsizleştiriliyor...”

 

"yeni nesil üniversiteler"

doç. dr. ümran ay say
marmara üniversitesi fen-edebiyat fakültesi

"...Bugün coğrafya bölümlerinde ülkenin taşını toprağını tanımadan, bir işletme öğrencisinin bir firmaya, bir kuruma ayak basmadan mezun olduklarını düşünmek; ülkemizde henüz alan-saha işbirliğinin yeterli düzeyde olmadığını göstermektedir..."

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Üniversite sayısında...


Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Klasik üniversite yapılanmalarının hepsinin bir felsefesi ve bu felsefe üzerine kurguladıkları bir sistemleri bulunuyor. Bugün bir Alman Üniversitesi, bir Fransız veya İngiliz Üniversitesi’nden ve ekollerinden bahsedebiliyoruz. Bu da bizi “‘Bir Türk Üniversitesi’ var mıdır?” şeklinde bir soruya yöneltiyor.

Türk üniversitesi modern bir teşebbüs olarak 1900’de Sultan Abdülhamid tarafından kurulmuştur ve iyi ve güçlü bir üniversite olarak kurulmuştur. 1900’de biz bu modern üniversiteyi kendi geleneksel kültür mirasımızla ilişki içerisinde kurduk. Bu anlamda modern üniversite olduğu gibi transfer edilmemiştir.

Bugün içinde bulunduğumuz küresel salgın süreci de eğitimde dijital dönüşümü tetikleyen bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Artık tüm üniversitelerde, uzaktan eğitim ve online öğretim bir tercih meselesi değil zorunluluk haline gelmektedir.

En üst düzey bilgi üreten kurumlar olarak üniversiteler, insanın anlam arayışına cevap bulma, hayat görüşünün oluşması ve bu görüşe göre evrenin anlamlandırılmasına katkı sağlamaya çalışan kurumlardır.

aziz sancar bilim her türlü baskıdan uzaklık ister

"Her şeyden önce çocuklarımıza bilim kültürünü ve çalışmadan başarılı olunamayacağını aşılamamız gerekiyor. Ne kadar zeki ve kabiliyetli olursanız olun, çalışmadan kendinize, ailenize, memleketinize ve insanlığa katkı sağlayamazsınız."

Durmuş Hocaoğlu, Üniversite meselesini ilköğretim düzeyinden ele almakta, üniversitenin maddi ve manevi boyutlarını birlikte işlemekte, üniversitenin problemlerinin kaynaklarını ortaya koymakta ve Türkiye’nin gelişebilmesinin yolunun eğitimin külliyen yeniden yapılandırılmasıyla mümkün olacağını savunmaktadır.


En Çok Okunanlar