17 Ocak 2020

  • Paylaş
büyük veri mi büyük birader mi

Günümüzde insanlar, öncekinden çok daha yüksek hızlarda daha büyük miktarlarda veri üretiyorlar ve bu verilerin çeşitliliği, birkaç on yıl öncesine göre çok daha karmaşık ve karmaşıklaşmaya da devam ediyor.

Geçtiğimiz iki yılda tarih boyunca oluşturulan tüm verilerin yüzde 90’ının oluşturulduğuna inanabiliyor musunuz? Günümüzde insanlar, öncekinden çok daha yüksek hızlarda daha büyük miktarlarda veri üretiyorlar ve bu verilerin çeşitliliği, birkaç on yıl öncesine göre çok daha karmaşık ve karmaşıklaşmaya da devam ediyor. Dünya gittikçe dijitalleşiyor ve artık çok büyük miktarda veri toplama yeteneğine sahibiz. Günümüzde bu durum artık “büyük veri devrimi” olarak adlandırılıyor. 2018 yılında oluşturulan verinin boyutu yaklaşık olarak 33 zettabayt.1 2025 yılına gelindiğinde ise bu verinin büyüklüğünün 175 zettabayta ulaşılacağı tahmin ediliyor.2 Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, otonom araçlar, güvenlik kameraları ve sayısız diğer bağlı IOT cihazlar (internete bağlı cihazların etkileşimi, nesnelerin interneti) bu devasa veri üretimine katkıda bulunuyor. Peki bu kulağa hoş mu geliyor yoksa tüyler ürpertici mi?

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Bilgi" sayısında...

 



İlgili Konular büyük veri dijitalleşme
Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

İspanyol düşünür José Ortega y Gasset ile Fransız düşünür Jean Baudrillard’ın ele alacağımız eserlerinde; inançlarını yitirmiş, bir amacı olmayan, dolayısıyla boşlukta, buna rağmen kendini en değerli olarak gören ilginç bir insan tipi ve bu tiplerin oluşturduğu yığınlarkitleler anlatılır.

Bilgi ekonomisinin 1990’lı yıllardan bu yana ülkelerin gelişmesinde önemli bir rol oynadığını söylemek mümkündür. Modern ekonomide bilgiye sahip ülkeler iktisadi manada gelişme yönünde hareket etmiştir

Günümüzde insanlar, öncekinden çok daha yüksek hızlarda daha büyük miktarlarda veri üretiyorlar ve bu verilerin çeşitliliği, birkaç on yıl öncesine göre çok daha karmaşık ve karmaşıklaşmaya da devam ediyor.

Türkiye’de modern anlamda yükseköğretim anlayışının kurumsallaşması, bir çağdaşlaşma sorunu olarak görülmüş ve bilimsel anlayışın bu doğrultuda yapılanması, Osmanlı'nın son döneminde başlayan modernleşme süreciyle olmuştur.

Bilgi, güç ve söylem, felsefecileri, düşünürleri ve sosyal bilimcileri yıllarca meşgul etmiştir. Bu üç kavram dünyayı tanıma ve sosyal olgular üzerinde fikir yürütme aşamasında değişik yöntem ve analizlerin doğmasına, yeni görüş ve düşüncelerin ortaya atılmasına sebep olmuştur.

İslâm dünyasının son asırlarda yaşadığı bunalım, Batı dünyası karşısındaki yenilgisi, bu yenilginin sebepleri ve muhtemel çözüm yolları bu dünyaya ait her entelektüelin zihnindeki temel sorulardan birini oluşturmaktadır.


En Çok Okunanlar