Oksimoron, birbiriyle zıt anlama sahip, yahut bir arada bulunması mümkün olmayan iki kavramın birlikte kullanılması anlamına gelir. Bazen anlatımı zenginleştirmek için kullanılır (“sessiz çığlık”, “korkunç güzellik” gibi), bazen de absürdü ifade için (“kalıtsal kısırlık” gibi). “İş Ahlâkı”nı da bir absürt ifadesi şeklinde oksimoron olarak değerlendirenler az sayıda değil. Virginia Üniversitesi’nden Profesör Edward Freeman “iş ahlâkı” dersi anlattığını söylediğinde “çok kısa bir ders olmalı” diyerek kendisiyle dalga geçenlerden bahseder. Ben de “iş ahlâkı” çalıştığımı söylediğimde genelde şu türlü tepkiler alıyorum: “O kadar bakir konu ki, ne yapsan ilk olursun”, “işin ahlâkı mı olurmuş?”, ya da “iş hayatı için ahlâk çok teorik bir konu değil mi?”. Cevaben “teorik mi? Ahlâk nefes alıp vermemiz kadar pratik, gün boyu tecrübe ettiğimiz bir şeydir” desem de bir kere bu konuyu görmezden gelmeye alışmışız. Ahlâk üzerinde düşünmek yalnız felsefecilerin işiymiş gibi davranıyoruz. Ülkemiz ekonomik büyüklük bakımından dünyada 17. sırada ancak iş ahlâkıyla ilgili birçok göstergede çok daha gerilerdeyiz. Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi insanî gelişme, cinsiyet eşitliği, yolsuzluk algısı, sorumlu rekabetçilik, yönetişim, kayıtdışı ekonomi, gelir dağılımı kriterler bazında durumumuz pek iç açıcı değil.
(...)
Dinî kültürümüzün omurgasını oluşturan İslâmî geleneğin dokunulmazlık kazanacak şekilde kutsanması ve eleştiri karşısında gelişim imkanını kapatan savunmacı yaklaşım da, modern iktisadî düzen içerisinde yaşayan Müslümanın, ahlâkî ikilemler yaşamasına sebep olmaktadır.
“Serbest piyasa ekonomisi toplumun insani ve doğal özünü yok etmeden yaşayamaz ve insanı fiziksel olarak yıpratacağı gibi çevreyi de çöle çevirir”. -Karl Polanyi
Durkheim, göreneğin uzak bir geçmişten beri yapılageldiği için aşina bir davranış şekli olmanın yanı sıra, aynı zamanda toplumun bütün üyelerine kendisi ile mutabakatı bir mecburiyet olarak dayatan normatif bir iktidar olarak da tanımlanabileceğinin altını çizmektedir.
"Ahlâk meselesinde Nurettin Topçu istisnai bir yerde duruyor."
“Ahlâk” ve “genel ahlâk” kavramları, hukuk terminolojisinde farklı anlamları karşılar. Ahlâk, kişinin vicdanı, sübjektif-ferdî anlayışını ifade ederken idare hukukunun bir terimi olan “genel ahlâk” terimi aynen menfaat-kamu menfaati (kamu yararı), düzen-kamu düzeni gibi ikililer arasındaki derin fark gibi bir anlam farkını içerir.
Toplumsal ve siyasal yaşamda ahlâkî değerlerden sapma yozlaşma kavramı ile ifade edilmektedir. Toplumsal ve siyasî yozlaşma birbirini besleyen süreçlerdir. Toplumun aynası olan siyasetteki yozlaşma, toplumun ahlâkî değerlerindeki yozlaşmanın sonucudur.