Günah Keçisi: Düzen ya da Siyasi Rejim
Bir devlet hayatında, en çok tartışılan konular nelerdir diye bir anket yapılsa “siyasi rejimdir” cevabı hiç şüphesiz ki en üst sıralarda yer alır. Bu da gayet normaldir. Çünkü, bir ülkedeki bütün siyasi kurumların
(Devlet Başkanlığı, Parlamento, Bakanlıklar) bir bütün içerisinde, birbirleriyle ilişkili olarak düzenleniş şekilleri diye tarif edilen siyasi rejim, bu niteliği sebebiyle, devlet hayatının bütün başarı ve başarısızlıklarının muhatabıdır.
Ülkede her şey yolunda gidiyorsa; yani, siyasi kurumlar çalışıyor, iktisadi büyüme ve refah seviyesi hızla yükseliyor, sosyal ve kültürel hayat canlı, teknolojik gelişme iyi, kişi hak ve hürriyetleri yeterince teminat altına alınmışsa, ülke, dünya devletleri arasında her geçen gün saygınlığını arttırıyorsa genelde siyasi rejim tartışmaları olmaz. Olsa da hem son derece cılız kalır, hem de toplum tarafından kabul görmez. Fakat durum tersine ise; yani, siyasi kurumlar görevlerini yapamıyorsa, ülke, her geçen gün yoksulluğa sürükleniyorsa, sosyal barış kalmamışsa siyasi rejim tartışmaları, ülke gündeminin başına oturur. Ülkenin en büyük meselesi haline geleceği gibi, toplumun her kesimi de bu tartışmaya katılır,
taraf olur.
....................
Ali Ürey
Geçmişte Müslüman kadınlar siyasi partilerin iktidar savaşında araç olarak kullanılmış ancak seçimlerden sonra evlerine geri gönderilmişlerdi. İslamcı olsun olmasın ataerkil zihniyetin uzantısı niteliğindeki bütün siyasi partiler için bu geçerlidir.
Moriskolaştıktan sonra görünüşte Hristiyanlığı kabul etseler de Eski Hristiyanlar onların bu yeni kimliklerine hiçbir zaman güvenmemiş ve kendileri için uygun gördükleri bir zamanda da tamamen tasfiye yoluna gitmişlerdir. Günümüzde bu dramatik süreci iyi tahlil etmediğimiz takdirde dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan sadece Müslümanların değil, ezilen pek çok milletin yaşadığı dramları anlamlandırmamız mümkün değildir
Peygamber dönemi siyasi formasyonunun tam anlamıyla bir devlet şeklini alması daha sonraki dönemlerde görülebilir; ancak peygamber döneminde; yetke (sulta), bu yetkenin kaynağı ve meşruiyeti ispatlamaya yönelen ve dine daveti esas amaç edinen, bu dava-ispat ekseninde şekillenen bir siyasi yapıdan söz edilebilir.
Duygusal boyutta özdeşleşebileceği kahramanlar ile hayalleri bir araya getiren sinema, devletin ideolojisi ile toplum arasında bir arabulucu gibidir. Genellikle ise bu arabuluculuk devletin hanesine artı puan yazdıran ikna ile sonuçlanır.
Sözleşmeyi haklılaştırmak için türev vazifesi gören rasyonalizm, aklı kutsamak adına, bütün etik ve ahlaki değerleri irrasyonel ve modası geçmiş yaftasıyla reddetmiştir.Geleneksel ilişki biçimlerinin ve dayanışma ruhunun kaybolması ile insan muhafazasız kalırken, devlet giderek daha fazla merkezileşmeye ve totaliterleşmeye başlamıştır.
Demokrasi Farabî’ye göre her türlü hazcılığı ihtiva edebilecek ve her türlü fasid fikrin ortaya çıkmasına neden olabilecek bir yönetimdir. Demokrasi herkese her şeyi yapması için serbestiyet tanıdığı için faziletli olması mümkün değildir.