23 Aralık 2016

  • PaylaÅŸ
türk dili nereden geldi ve nereye gidiyor?

Türkçe bugün çeşitli şive ve lehçeleriyle yaklaşık 200 milyon kişinin konuştuğu bir dildir. Ancak Türkçe söz konusu olduğunda yazı dili olarak tek bir kavramdan söz edemiyoruz.

Türkçe bugün çeşitli şive ve lehçeleriyle yaklaşık 200 milyon kişinin konuştuğu bir dildir. Bazı dilcilerin iddiasına göre dünyada konuşulan Çince, İngilizce, İspanyolca ve Hintçeden sonra gelen beşinci büyük dil konumundadır. Ancak günümüzde sözünü ettiğimiz dillerden bahsedince aklımıza umumiyetle tek bir yazı dili gelmesine rağmen, Türkçe söz konusu olduğunda yazı dili olarak tek bir kavramdan söz edemiyoruz. Türkiye’de yaşayan sıradan insanlar Türkçe dendiğinde elbette öncelikle Türkiye’de konuşulan ve yazılan dili anlıyorlar. Hâlbuki Türkiye’de yaşayan insan sayısı 75 milyondur. Türkiye’nin arka bahçesi konumundaki Balkanlar ile Suriye ve Irak’ta yaşayan Türkleri ve Türkiye’den dış ülkelere göç eden insanları da bu rakama ilâve edecek olursak kabaca 90 milyonu buluruz. Biz ise sözümüzün başında Türkçe için yaklaşık 200 milyon insan tarafından konuşulan bir dildir dedik. Şu hâlde geriye kalan 110 milyon insan nerelerde yaşamaktadır? Daha da önemlisi biz bunların konuştuğu dilin Türkçe olduğu gerçeğini nereden çıkarıyoruz? Bu gibi sorulara Türkçe ile ilgilenen bilim adamları yaklaşık yüz yıldır cevap aramaktadır. Bazı araştırmacılar, bilhassa yabancı Türkologlar, dağınık hâlde değişik bölgelerde yaşayan 110 milyon insanın konuştuğu dilleri Türkçenin dışında konuşulan müstakil diller olarak görürken bazıları bu dilleri Türkçenin bünyesine almakta ve onları dilden daha küçük kollara ayırmakta, bu kolları da birbirine olan yakınlık uzaklığına göre şive veya lehçe kelimeleriyle adlandırmaktadır. Diğer bir deyişle günlük dilde ‘tarz, eda, işve; konuşma tarzı, aksan, ağız’ anlamlarına gelen Farsça şive ile yine benzer şekilde ‘konuşma tarzı, aksan, ağız’ demek olan Arapça lehçe kelimesi, bazı dilcilerce özel terim olarak kullanılmaktadır. Buna göre şive Türkçenin bilinen tarihinde oluşmuş ses ve şekil farklılıklarını gösteren kolu belirtirken lehçe ise Türkçenin karanlık dönemlerinde ortaya çıkmış ses ve şekil farklılıklarını gösteren kolunu ifade etmektedir. Bu anlayış farkından dolayı, yayınlarda Özbekçe-Özbek Türkçesi, Kazakça-Kazak Türkçesi, Tuvaca-Tuva Türkçesi gibi tâbirleri sık sık görürüz. Özbekçe, Kazakça, Tuvaca terimlerini tercih edenler, söz konusu dilleri Türkî diller kapsamında kabul etmekle birlikte, her bir ismi müstakil dil saymakta; Özbek Türkçesi, Kazak Türkçesi, Tuva Türkçesi terimlerini kullananlar ise söz konusu dilleri Umumî Türkçenin kolları olarak görmektedir.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Dil sayısında...



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • PaylaÅŸ

Ülkemiz 15 Temmuz’da büyük bir badireden küçük sayılabilecek bir bedelle kurtuldu. Bu darbe girişiminin önceki askerî darbelerden farkı, dinî temelli sivil bir yapının asker uzantıları tarafından gerçekleştirilmiş olmasıydı.

Türk dilinin ve edebiyatının çeşitli ürünlerinin hemen hemen ilk örneklerinin verildiği Eski Uygur Türkçesi döneminde, Eski Uygurların yüksek bir felsefî düşünceye sahip olduklarını gösteren eserler de kaleme alınmıştır. Özellikle Budizm inanışından dolayı pek çok eser Türkçeye tercüme edilmiştir.

İnsan, diğer tüm canlılar gibi kendi cinsi ile iletişim kurmaya ihtiyaç duyan bir varlık. Peki, bunu sağlamanın birçok farklı yolunu geliştirmiş olan insan için, giyinmek de bir iletişim yolu olabilir mi?

Sanatın doğuşuna zemin hazırlayan güzellik arayışı ruhtaki güzelliğin ortaya çıkışıdır aslında. Mağara duvarlarından papirüslere, Roma sütunlarından Anadolu kilimlerine, İnka düğümlerinden Mısır piramitlerine hep hikâyesini daha güzel anlatma peşinde koşmuştur insan. Çünkü hamurunda ve ruhunda güzellik vardır…

Teknesinin ebrûcuyla konuştuğu gibi yaptığı ebrû da konuşur. Marifet, tekneyle aynı dili konuşarak ne söylediğini anlayabilmektedir.

Dil ekolojisi kavramının her yönüyle açıklanabilmesi için, dünya dillerinin aralarındaki karşılıklı ilişki, dillerin konuşucuları ile olan ilişkisi ve dillerin onları kuşatan toplumsal yapılar ve içinde yer aldıkları çevre ile olan ilişkisinin irdelenmesi gerekmektedir.


En Çok Okunanlar