18 Nisan 2021

  • Paylaş
yirmi birinci yüzyılın teknoloji temelli iktidarı
yirmi birinci yüzyılın teknoloji temelli iktidarı

Enformasyonun ve toplumun, yapay zeka ve bilgisayarlar/bilgisayar ağlarınca kontrol edilmeye başlanması, aynı zamanda toplumsal iktidarların daha da güçlenmesine ve -bu iktidar güçleri üzerinde hiçbir söz hakkı bulunmayan- sıradan insanların paranoyalarının en üst düzeylere taşınmasına da yol açmıştır.

Toplumsal yaşamı her yönden hükümranlığı altına almış yüksek teknolojinin biçimlendirdiği günümüzde, iktidar yapıları da bu teknolojilere ait alt yapıya dayalı olarak dizayn edilmektedir. Temelinde yönlendirilmiş bir karakteristik taşıyan enformasyon/bilişim teknolojileri, perde arkasında tüm insanlığın denetimine yönelik bir amaç taşımaktadırlar.

Bu bakımdan, doğal bir gelişim seyri izlediği kabul edilen birçok teknolojik ve ekonomik gelişmenin, aslında panoptik bir işleyiş paralelinde kişisel yaşamın tüm işlevlerini gözetim altında tutma ya da insanlığı reşit olmayan bireylere dönüştürme hedefi içinde olduğu görülmektedir. Bir nimet olmanın yanında bir tehlike olarak da beliren bu teknolojiler; küresel anlamda, egemen kesimler ile iktidarların insanlığı tarihte görülmemiş biçimde kontrol altına almasını sağlayan gizli silahlar olarak kabul edilmektedir. Bunların başında da; sosyal medya bağlantısı, e-posta mesajlarını okuma, fotoğraf çekme ve kamerayla görüntü alma, ses kaydı, müzik sistemleri, televizyon ve radyo, gazete/dergi ve kitap okuma, oyunlar ve her tür eğlence, e-ajanda üzerinden günü ve çalışma hayatını planlama, navigasyon ve uydu üzerinden tüm dünyayı haritalama, telefon bağlantısıyla sesli ve görüntülü görüşme, saat ve kronometre, alarm, hesap makinesi, vb. gibi sayısız fonksiyonellikleriyle hayatımızın içine sızan ve koskoca bir dünyayı tek bir cihaz içinde bir araya getiren çok işlevli ‘tümleşik sistemler’ gelmektedir. Bu sistem sayesinde, evden çıkmaya gerek kalmamış ve gündelik yaşamın idamesi için gerekli tüm işlemler tek bir araç ile birkaç tuşa basarak evden yapılabilir hale gelmiştir. Bireyler oturdukları yerden faturalarını ödeme ve pasaport başvurusu yapma, internet aracılığıyla sanal âlemde dünyayı dolaşabilme ve büyük küresel mağazalardan alışveriş etme, sanal topluluklar içinde sayısız grupla iletişime geçerek sosyalleşme, vb. gibi sayısız imkânlara kavuşmuşlardır. Gündelik ve zorunlu gereksinimleri birkaç tuşa basarak internet üzerinden karşılayabilme imkânı, tüm ülkelerin küresel bir salgının pençesinde vatandaşlarını izole etmeye uğraştığı şu günlerde kısmen fiiliyata geçtiği üzere, ev merkezli bir dünyanın kapılarını da aralamaktadır. İnsanları -panoptik bir işleyiş doğrultusunda- kapalı ve belli bir mekân içine kendi rızalarıyla hapsederek rahatça gözetim altında tutma hedefi, iktidarların tüm zamanlardaki başlıca hayallerinden biri olmuştur. Bu anlamda enformasyon teknolojileri, basit bir kavramsallaştırmayı ifade etmekten öte, söz konusu gelişmeler doğrultusunda bir ‘ideoloji’ haline de dönüşmektedirler.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin İktidar sayısında...

 



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Düşünce Dergisi’nin, iktidar kavramını enine boyuna tartıştığı ve farklı disiplinlerin bakış açılarını bir araya getirerek geniş bir perspektiften meselenin anlaşılmasına gayret ettiği yeni sayısı huzurlarınızda.

İktidarı herkes hayal eder, arzu eder. Bunda bir belirsizlik yok. Öte yandan iş, “istemeye” yani “irade etmeye” geldiğinde bu kadar emin olamıyoruz. Çünkü devlet ya da talih kuşu, her isteyene değil; istediğine konar. Zaten her isteyenin iktidar sahibi olamayacağı gerçeğini, gücün doğası ya da doğa yasası olarak güç bize söyler.

Yüzyılın başına göre hemen her alanda olduğu gibi ekonomik iktidar ile siyasi iktidar arasındaki ilişkilerde önemli değişmeler yaşandı. Önceleri ekonomik iktidarı elinde tutanlar siyasi iktidara sahip olurken günümüzde bu süreç tersine döndü. Toplumda siyasal iktidarı ellerinde bulunduranların ya da iktidarı denetleyenlerin ekonomik iktidara da sahip oldukları görüldü.

Neoliberalizm ile birlikte devletler, girişimcilik ile ilgili birtakım özgürlüklerin sağlanması ve serbest ticaretin gerçekleşmesi için kurumsal çerçeveyi oluşturmuştur. Ancak, bu kurumsal çerçeve, insanların refahına yönelik oluşturulmaya çalışılsa da kapitalizmin sermaye ile ilişkisinin yoğunlaşmasıyla bu çerçeveler uluslararasılaşma çerçevesinde finansallaşmayı tetiklemekte ve bireylerin gelirlerinin, finansal sisteme, borçlanmaları karşılığında dâhil edilmesine neden olmaktadır.

Bireyler, tüketilen nesneler çağının edilgen unsuruna; tüketmek için üreten kişilere dönüşmüştür. Bu dönüşümün temelinde, zihniyette olduğu kadar uygulama alanı olan pazarların da yoksunluk çektiği ahlâk unsurunun kullanılamayışından söz edilebilir.

yirmi birinci yüzyılın teknoloji temelli iktidarı

Enformasyonun ve toplumun, yapay zeka ve bilgisayarlar/bilgisayar ağlarınca kontrol edilmeye başlanması, aynı zamanda toplumsal iktidarların daha da güçlenmesine ve -bu iktidar güçleri üzerinde hiçbir söz hakkı bulunmayan- sıradan insanların paranoyalarının en üst düzeylere taşınmasına da yol açmıştır.


En Çok Okunanlar