08 Mart 2022

  • Paylaş
piyasa-ahlâk ilişkisi üzerine

Piyasanın egemenliği neoliberal söyleme teslim olmuş dünyamızda neredeyse aksi düşünülemez ve geri döndürülemez bir süreç gibi görünüyor. Bu haldeyken piyasanın yeniden bir ahlâki pusulaya ihtiyacı olduğu ortada.

Piyasa, alıcıyla satıcının buluştuğu yer. Fiyat, şeylerin alım satımında belirlenen parasal değer. Piyasada şeyler, alım satım değerleriyle, fiyatlarıyla bulunuyor. Peki piyasada şeyler, alım satım dışında bir değerle bulunabilir mi? Ya da şeylerin piyasa haricinde var oldukları bir yer var mıdır? Yoksa bugün her şeyin bir fiyatı, bir piyasa değeri var mıdır, bir diğer ifadeyle, ahlâk dahil her şey piyasalaşmakta mıdır?

“Dost ol kişidir ki, öldürülmesi muhakkak ve mukarrer olan gecede Peygamber-i Ekber’in yatağında yatar.” demişti Fethi Gemuhluoğlu, “dostluk” üzerine irticalen yaptığı konuşmasının başlarında. Bazı değerler mütekabiliyet normunun belirleniminde sıkışmış kalmış, sürekli bir hesaplamayla kayıtlanmış değildir. İnsanda yücelik duygusu uyandıran ahlâki edimler de alışverişe konu değildir, bunların bir fiyatı ya da dolanımı, dolayısıyla bir piyasası yoktur.

Ancak yine de yukarıdaki sorular can yakıcı bir şekilde piyasa denen ekonomik düzenin, günümüzde toplumsal yaşamda egemen durumunu sorgulamamızı sağlıyor. Egemenlik; benin büyümesi, genişlemesi ve ötekine sirayeti, onu işgalidir. Bugün bir egemen olarak piyasa, yaşamı neredeyse bütünüyle işgal etmiş; piyasanın sahip olduğu normatif yapı, tüm toplumsal zeminlere sirayet etmiştir. Özellikle aydınlanma sonrasında toplumsal bilincin tecrübe ettiği sekülerleşme süreci, metafizik varlık kategorisinin ardında bıraktığı boşluğu ikamesiyle doldurma ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Ekonomik hayatta bu boşluk, görünmezel işlevi maharetiyle ve kerameti kendinden menkul rasyonel insan aksiyomuyla piyasa tarafından doldurulmuştur. Piyasada içkin doğal bir yasalılık olduğu farz edilmiştir ve bu yasalılık atfı yalnızca ekonomik alanda pragmatik sonuçlar doğurmamış, yaşamın genelinde zamanla aşkın bir normatif yapıya da kavuşmuştur. Bu anlayış bugün bilimsel rüştünü kaybetse de politika yapıcılar dahil olmak üzere piyasa aktörleri tarafından araçsallaştırılıp paraya tahvil edilebildiği için hala kullanılmaktadır.

 



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Yaşar Hoca 24 saati dolu dolu yaşayan biriydi. Gece 11-12’de internetten canlı eğitimler verip, yatırımcılarla sohbetler yapıp, sabah 5’te internet sitesine yorumlarını ekleyip, 8’de ofiste olmak, ben hiçbir zaman alışamasam da, onun için normaldi. Ya da gece 3-4 gibi yorumlarını, yazılarını tamamlayıp sabah 7-8 gibi TV’lerde yorum yapmak. Bunların çoğunun maddi bir getirisi de yoktu.

Bağlam olarak yazarın, kitap içeriğinde önce ekonominin dengelerini anlatıp sonra ekonomik krizleri anlatması, kitabı daha da anlaşılır hale getiriyor. Böylelikle okuyucu olaylara geniş bir perspektiften bakabilme imkanı buluyor.

“Yahudilerin faizli borç ilişkilerindeki başarısı ise toplumların gelir adaletsizliğini artırdığı ve yoksulluğa sebep olduğu için birçok devlet tarafından iyi karşılanmaz fakat tüm bu etkenler, Yahudilerin finansal başarısını etkilemez.”

Ahmet Midhat Efendi, 1890’da kaleme aldığı Müşahedat romanında, önce İstanbul’un sebze halindeki esnafının tek tek nasıl kuruşlandığını tasvir eder; sonra bize büyük bir girişimci portresi çizer. Seyit Mehmet Numan, para şöyle dursun, kredi kavramını bile ete kemiğe büründürmüş ender Osmanlılardan biridir.

Piyasanın egemenliği neoliberal söyleme teslim olmuş dünyamızda neredeyse aksi düşünülemez ve geri döndürülemez bir süreç gibi görünüyor. Bu haldeyken piyasanın yeniden bir ahlâki pusulaya ihtiyacı olduğu ortada.

Kendi içindeki olanca farklılığına rağmen bütün teolojik sistemlerin tepe noktasında Tanrı yer alır, bu o sistemin kutsalını belirtir. Ekonominin tepe noktasında ise Piyasa vardı. Cox, Piyasa kelimesi kasıtlı olarak büyük harfle yazar; amacı “bu kelimenin sahip olduğu gizeme ve iş adamları arasındaki saygınlığına” işaret etmektir.


En Çok Okunanlar