18 Mart 2023

  • Paylaş
yazım/imla sorunlarıyla türkçe-I

batı kökenli bazı kelimelerdeki ses olaylarının yazım kılavuzu’na yansıması üzerine

Yazım ve imla kelimeleri sözlüklerde şu şekilde tarif edilmektedir: “yazım: Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi, imla. (TDK Türkçe Sözlük)”. “yazım: Bir dildeki sözcüklerin nasıl yazılacağını belirleyen kural ve kullanımlar bütünü; imla. (Ötüken Türkçe Sözlük)”. “imla: 1. Bir dilin belli kurallara göre doğru olarak yazıya geçirilmesi. 2. Bir dili doğru yazmak için konulmuş belli kurallar, bir dilin kelimelerini doğru yazma bilgisi, yazım. (Kubbealtı Lugati)”

Tuhaf olanı şudur ki çok kullanılan bu üç sözlükte de “yazım kılavuzu” veya “imla kılavuzu” sözcüklerinin tanımına yer verilmemiştir. Oysa netice itibariyle çok önemli bir işlev gören ve bir kitap hâline getirilmiş bulunan bu yayının, dilde kullanılan her iki adının da sözlüklerde yer alması gerekirdi. Bu durumda yazım/imla kılavuzunu da “Bir dilin doğru olarak yazıya geçirilmesinde gerekli olan kuralları ve o dilin genel ve ölçünlü söz varlığına dâhil olarak bu bahsi geçen kurallara uygun bir şekilde yazılmış sözcüklerin listesini içeren yayın.” şeklinde tanımlayabiliriz.

Zaman içinde yazım/imla kılavuzlarında hem sayısal oran bakımından artışlar meydana gelebilmekte hem de kılavuzun mevcut söz varlığında tercih edilen yazım biçimlerinde değişiklikler gerçekleşebilmektedir. Bazen de kılavuzda yer verilen yazım/imla kurallarında ve noktalama işaretlerine ilişkin hususlarda farklılaşma meydana gelebilmektedir. Bunlardan birincisi yani kılavuzdaki kelimelerin sayısal artışı; dilin yeni kavramlara veya alıntı kelimelere kendi imkânlarıyla yani türetme ve birleştirme gibi yöntemlerle karşılık bulması sonucunda veya bir dönemde ölçünlü dilde kullanımdan düştüğü için kılavuzdan çıkarılan bazı (alıntı) kelimelerin başka bir dönemde tekrar kılavuza alınmasıyla gerçekleşmektedir. Mine Kılıç ile Gülden Sağol Yüksekkaya’nın araştırmalarına göre “yıllar içinde dizinlere hangi kelimelerin dâhil edileceği ya da hangilerinin dizin dışında kalacağı konusunun çok net kurallarla belirlenemediği görülmüştür. Bu konuda dilin doğal seyrinde kullanımdan düşen kelimeler görülmüş, diğer taraftan Kurumun yapısındaki değişikliklerin, dünya görüşlerinin ya da siyasi düşüncenin de kelime sayısını etkilediği tespit edilmiştir.”1

Kılavuzlardaki değişikliklerin ikincisi ise kılavuza yeni bir kelime eklemek veya kılavuzdan bir kelime çıkarmak suretiyle değil, mevcut bir kelimenin tercih edilen yazım biçiminde değişikliğe gitmek şeklinde meydana gelmektedir. Bu değişiklikler Türkçe kelimelerde olabildiği gibi alıntı kelimelerin yazımında da meydana gelebilmektedir. Bu gibi değişiklikler artıp belirli bir sayıya ulaştıkça Yazım Kılavuzu’nun tekrar basılması gündeme gelmektedir.

Bu kısa girişten sonra evvela TDK’nin yayımlamış olduğu yazım/imla kılavuzlarının bir listesi verilecek, devamında da Batı kökenli alıntı kelimelerin yazımlarına dair bazı değerlendirmelerimiz ve değişiklik önerilerimiz dile getirilecektir.

1 Kılıç, M., Sağol Yüksekkaya, G. (2021), “1928’den günümüze kadar TDK yazım kılavuzlarındaki kelime sayıları üzerine”, Anasay, S. 16, s. 38.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Türkçe" sayısında...

 



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminin daha sistemli ve etkili olabilmesi için doğrudan bu alana özgü öğretmen yetiştirme politikasının kısa sürede hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Yazı dili üzerine yapılan çalışmaların yanında konuşma dili alanında yapılanlar eser miktardadır. Konuşma dili nasılsa biliniyor diye mi düşünülmüştür, yazıyı çözersek kendiliğinden çözülür diye mi, bilemiyoruz.

Bir toplumun kültürel yapısının ve özelliklerinin dile yansımaları çevirmenin sadece yabancı dil ve kültürü değil aynı zamanda kendi dil ve kültürünün yapısını, beklentilerini ve kullanımını çok iyi bilmesi gerektiği aşikardır.

Sahaya girdiğiniz zaman şunu görüyorsunuz. Almanya’da artık Türk çocukları çok dilli büyüyorlar. Türkçe, Almanca bir de İngilizce var. Yaptığımız istatistiklerde çok dilli bir neslin Avrupa'daki Türkler arasına geldiğini görüyoruz. Ama burada bana göre eksik olan ayak Türkçe ayağı.

Şinasi’den beri ağır aksak yürüyen Türkçeye gidiş giderek sür’atlenecek, hep kabul edildiği gibi Reşat Nuri, Refik Halit, Falih Rıfkı’da dil merkezini bulacaktır. Bu noktadan sonra Türkçe tarihinin en güzel örneklerini verecektir.

batı kökenli bazı kelimelerdeki ses olaylarının yazım kılavuzu’na yansıması üzerine


En Çok Okunanlar