Sayı 7 / Kent - 22:41, 03 Ağustos 2018 Cuma
klasik türk düşüncesinde şehir üzerine birkaç not

Şehir bir mekandır; hem maddi, hem manevi bir mekan. Manevi olanın/mananın maddi olanda/maddede form kazanarak zuhur ettiği, maddi olanın/maddenin da manevi olanla/mana ile irtibatıyla hayat bulduğu, hayatın bir parçası haline gelerek, mana kazandığı varoluş mertebesi, şehirdir.

Şehir bir mekandır; hem maddi, hem manevi bir mekan. Manevi
olanın/mananın maddi olanda/maddede form kazanarak zuhur ettiği,
maddi olanın/maddenin da manevi olanla/mana ile irtibatıyla hayat
bulduğu, hayatın bir parçası haline gelerek, mana kazandığı varoluş
mertebesi, şehirdir. Bu manasıyla insana benzer; insan küçük şehir iken,
şehir büyük insandır. Maddi ve manevi olanın irtibatlanması ile dünya
hayatı zuhur eder. Hayatın biyolojik olarak zuhuru, biyolojik insanı işaret
ederken, mana ile irtibatlanması ferdi; fertlerin bir mana zemininde
söz ve işbirliği, yerküreye hayat vererek, orayı imar eder; yeryüzünü
imarın, yani umranın belirleyici mertebesi, şehirdir. Şehir, aynı zamanda
devlettir; devletin en ilk ve ilkel hali, şehirde zuhur eder.

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Kent sayısında...