Sayı 11 / Şiddet - 21:40, 15 Ekim 2020 Perşembe
devletler düzeyinde siber zorlama faaliyeti

Siber zorlama, gerçekleştirildiği takdirde kesin başarı getirecek bir husus değildir. Burada önemli olan bunu yapanın kim olduğu ve buna maruz kalanın kim olduğudur, dolayısıyla burada zorlamanın istenen siyasi hedeflere ulaştığı koşulları tanımlamak ve bu koşulların siber uzayda ne şekilde karşılanacağını belirlemek önem arz etmektedir.

19. yüzyıla girilmesiyle birlikte savaş olgusu ciddi bir dönüşüm yaşadı. Meydan muharebeleri şeklinde cereyan eden, sonucunda kimin kazanıp kimin kaybettiği belli olan, düşman ordusunu yok etmeye yönelik ve sınır dinlemeyen savaş olgusu, yerini düşmanın zayıflatılması ve gerekli askeri avantajın kazanılması şeklindeki yaklaşıma bıraktı. Savaş hukuki uyuşmazlıkların çözümü için izlenilen bir prosedür olma niteliğine sahipken 19. yy’nin ortalarında yapılmaya başlanan hukuki düzenlemelerle bunun meşruiyeti sorgulanmaya başlandı.1 Nitekim İkinci Dünya Savaşı sonrası Birleşmiş Milletler’in kurulmasıyla meşru müdafaa ve Birleşmiş Milletler’in yetkilendirmesi durumları hariç tutulmak üzere devletlerin savaşa başvuramayacakları deklare edildi. Ancak teknolojinin gelişmesi buna başvurulmasına gerek kalmaksızın devletlerin politik iradelerini dayatmalarını mümkün kıldı. Nitekim 20.yy’ın ikinci yarısı itibariyle ortaya çıkan bilgisayar ve internet gibi teknolojiler yeni bir alan olarak siber uzayın oluşumunu sağlarken bu yüzyılın sonlarına gelindiğinde artık devletler bu alanı da askeri ve siyasi etkinlikte bulunabilecekleri bir boyut olarak belirlemişlerdi.

Günümüzde siber uzay devletlerin siyasal amaçlarını gerçekleştirmek adına sıklıkla başvurdukları bir alan olma özelliğine sahiptir. Her ne kadar bunun bireyler, devlet dışı aktörler, hacktivistler ve özel şirketler gibi çok farklı aktörleri de olsa da bizim yazımızın konusu bunların en önemlisi olan devletlerdir. Bu noktada önemli bir ayrıma da dikkat çekmek gerekmektedir. Kişilerin birbirleri üzerine siber uzayda baskı kullanmaları siber zorbalık (cyber bullying) olarak adlandırılırken devletler düzeyinde bu durum siber zorlama (cyber coercion) olarak adlandırılmakta ve belirli durumlarda hukuka aykırı sayılmamaktadır. Nitekim zorbalık ifadesinin içeriğinde bir hukuka aykırılık barındırmasının yanında zorlama ifadesinin doğrudan böyle bir karşılığının olmaması da siber zorlama teriminin daha uygun bir kullanım olduğunu ispatlamaktadır. Yine bir başka önemli ayrım siber saldırı ve siber operasyon ayrımıdır. Yazımızda kullandığımız terminoloji bakımından siber operasyon kavramı kısaca “siber uzay yoluyla ya da siber uzaydaki hedeflere ulaşmak için siber yeteneklerin kullanılması”2 şeklinde tanımlanabilirken siber saldırı terimi; “kişilerin yaralanmasına veya ölümüne ya da nesnelerde hasar veya tahribata sebep olması makul olarak beklenen siber operasyon” olarak tanımlanmaktadır.3 Yani ancak belirli bir zarar eşiğine ulaşmış siber operasyonlar, siber saldırı olarak nitelendirilebilir. Biz de bu doğrultuda, bu eşiğin altında kalan eylemler için siber operasyon terimini kullandık.

1 Bu dönüşümü anlatan önemli bir çalışma için bkz. James Q. Whitman, The Verdict of Battle: The Law of Victory and the Making of Modern War (Harvard University Press, 2012).

2 Michael N. Schmitt, Tallinn Manual 2.0 on the International Law Applicable to Cyber Operations (Cambridge University Press, 2017), Glossary, 564.

3 Schmitt, Rule 92, 415.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Şiddet sayısında...