Sayı 3 / Devlet - 21:39, 09 Ocak 2016 Cumartesi
doğu batı denkleminde adalet/hukuk, devlet ve değişim

Fransız idare hukukunun halkı müşteriye indirgeyen veya devleti hizmetçi/garson devlet anlayışı değil, işin aslına ve tabiatına uygun şekilde halkına hâdim devlet anlayışı devlet geleneğimize her yönüyle uygun düşer...

doğu batı denkleminde adalet hukuk devlet ve değişim

 

Batı düşünce dünyasında Rönesansla başlayan yenileşme girişimleri, kendi kaynakları ve bunun yanında o güne kadar insanlığın ortak mirasının en büyük parçasını oluşturan Doğu kaynaklarını da içeren bir temel üzerine kurulmuş ve yenileşmesini de bunun üzerine inşa etmişti. Doğal olarak Batı coğrafyasının kendi hayat anlayışına ve bu coğrafyanın halklarının ihtiyaçlarına hitap etmek üzere doğal tarihi seyri içerisinde büyük mücadelelerle oluşturduğu bu bina, başlangıçta hiç de evrensel kurallar koyma gibi bir iddia ile yola çıkmamıştı. Batıdaki gelişmenin temel muharriki olan ferdî fayda/kâr elde etme ve şöhrete ulaşma gibi pragmatik amaçlar hızlı bir rekabeti ve gelişmeyi körüklüyordu. Batı’da aklın ve maddenin ön planda olduğu vahşî bir rekabet ortamı ortaya çıkmışken skolastik dönemin kilisesi, kalbe ve vicdana hitap edemiyordu.
Aynı zaman diliminde, Doğu dünyasında da kısmen geçerli olan bu sâiklere ek olarak daha uhrevî veya en azından mistik dayanaklar üzerinden daha sakin, ağır işleyen ve düşük bir rekabet ortamının varoldudoğuğu bir gelişme yaşanmaktaydı. Bununla birlikte, Doğu’da Batıdaki gibi akla başvurulması yanında, insanın iç alemi olan gönül ve ruh dünyası içerisinde transandantal aşk ve hikmet de aranıyordu. Bu derin farklılığı ortaya koyan bu temel tespitimiz, VIII-XIV yy. arasında Doğu’nun bilim, teknoloji, mimarî, sanat ve müzik gibi hemen her alanda açık ara üstünlüğünü, Batı’nın ise, Avrupalı bilim adamlarının kendi coğrafyalarındaki uzun bir periyodu kapsayan zaman dilimini karanlık çağ1 olarak adlandırdığı dönem içerisinde dinî taassup, hurafeler ve başarısızlıklarla dolu yıllar için özellikle geçerlidir. Haçlı seferleriyle Türk-İslam dünyasıyla temas ve çok daha sonraları İspanya üzerinden ise Arap-İslam dünyasıyla kurulan ilişkiler, çok sonraları Avrupa için olağanüstü bir zihni açılım imkanı sağlamıştı. Doğuda zaten bilinmekte olan Antik Yunan felsefesinin Endülüs üzerinden Batı`ya ulaşan çeviri metinleri Devlet-Adalet ve Hukuk konularında da yeniden düşünülmesini sağlamıştır.

..............

Yücel Oğurlu