Güncelleme: 15 Ekim 2020

  • Paylaş
“radikal düşünürlerin gözünden şiddetin eleştirel tarihi” adlı kitap üzerine bir inceleme

Şiddet nedir? Onu nasıl tanımlarız? Bize neyin şiddet olup olmadığını ayırmamızda yardımcı olan veya bizi yanıltan telakki zeminleri nelerdir? Yazıda incelenecek olan kitap, bu soruların temelinde düşünürlerin fikirlerini ortaya koymamaktadır. Bunun yerine, düşünürlerin “verili” bir şiddet anlayışı üzerinden getirmiş oldukları eleştirileri işlemeyi amaç edinmektedir.

Şiddet nedir? Onu nasıl tanımlarız? Bize neyin şiddet olup olmadığını ayırmamızda yardımcı olan veya bizi yanıltan telakki zeminleri nelerdir? Yazıda incelenecek olan kitap, bu soruların temelinde düşünürlerin fikirlerini ortaya koymamaktadır. Bunun yerine, düşünürlerin “verili” bir şiddet anlayışı üzerinden getirmiş oldukları eleştirileri işlemeyi amaç edinmektedir. Bu sebepten dolayı yazıda ele alınan düşünürlerin şiddet üzerine getirdikleri eleştirilere yer vermeden önce bu verili olan şiddetin bir çözümlemesini yapmak daha faydalı görünmektedir. Binaenaleyh, ilk olarak şiddet kavramının tam olarak neyi ihtiva ettiğine dair bir farkındalık sunulmaya çalışılacak ve ardından kitapta konu edilen bir dizi düşünürün şiddet üzerine geliştirdikleri düşünceler özetlenecektir.

Şiddet Kavramı

Şiddet, nesnelere karşı yıkıcı, tahripkâr ve hayvanlarla kişilere karşı ise fiziksel olarak incitici şekilde aşırı bir güç uygulama olarak tanımlanmaktadır.1 Ancak görüleceği üzere bu tanım kendi bünyesinden bir takım şüphelere sebebiyet verebilmektedir. Bunun sebebi, örneklerle gün yüzüne çıkartılabilir. Yüzme bilmeyen ve bu sebeple suyun ortasında boğulan bir kimseyi kurtarmak sanıldığı kadar kolay değildir. Bu eylem kurtaran için büyük tehlikeler barındırmaktadır. Boğulmanın getirdiği panik halinden ötürü birçok defa bu müdahaleler her iki kişinin de ölümüyle sonuçlanan girişimler olmuşlardır. Bundan ötürü genellikle kurtarma sırasında özellikle kurtaran kişi tarafından şiddet uygulandığına şahit olunmaktadır. Fakat aynı zamanda toplumun üyeleri arasında hemen hemen kimse bunu bir şiddet olayı olarak da görmemektedir. Aksine bu tür girişimler takdir toplayan davranışlar olarak kabul edilmiştir. Bir başka benzer durum olarak belediye tarafından yıkılmak üzere olduğu için acilen boşaltılıp yıkım ekiplerince ortadan kaldırılan bina örneği verilebilir. Ortada yıkım ekipleri tarafından yıkılan bir bina olmasına karşın yine kimse bunu bir şiddet eylemi olarak görmeyecektir. Pekâlâ, eğer kurtarılan çocuğun vücudundaki kemiklerinin yarısı kırılmış olsa veya yıkılan bina çok kıymetli bir tarihi eser olarak karşımıza çıksaydı? O zaman muhtemelen kurtaran çocuğun boğulan kimseye karşı kasti bir eyleme giriştiği ve yıkılan binanın ise geleneğe karşı bir şiddet suçu olduğu düşüncesi yaygın kanaat olarak karşımıza çıkacaktı. Anlaşılacağı üzere, tüm örneklerde açıkça şiddet uygulanmasına karşın sadece bir kısmı şiddet olarak görülme eğilimi taşımaktadır. Öyleyse, buradaki ayrımın ölçütünün ortaya çıkartılması gerekmektedir.

Özetle ifade etmek gerekirse, burada şiddet eyleminin uygulandığı şey üzerine yüklenen bir “değer” karşımıza çıkmaktadır. Bu değer nesneler ve canlılar üzerinde farklılık gösterir. Misal bu şey bir kimsenin veyahut kurumun mülkü olabilir. Bir insan için ise yukarıdaki örnekte de anlaşılacağı üzere bu değer, bedensel bütünlüğe veya psikolojik bir zemine oturabilir. Dolayısıyla yukarıdaki örnekler bu açıklamalar ışığında incelediğinde bizi şu cevaba ulaştırmaktadır: normatif bir şiddet kavramının inşası. Örneğin, tarihi yapıya karşı onu tahrip edecek güç uygulandığında bunun bir şiddet olarak değerlendirilmesi gerçekte tamamen öznel bir değerlendirme olacaktır. Bir başka deyişle, bireyin yüklediği değer doğası gereği özneldir ve bir başka birey özelinde şiddet olarak kabul görmeyebilir. Anlaşılacağı üzere, şiddet mefhumunun kendisi bizatihi bir tartışmayı beraberinde getirmektedir.2 Bu yüzden aşağıda ele alınan eleştirilerde şiddet mefhumunun “verili” olduğu gerçeğinin dikkate alınmasında okur için fayda görülmektedir.

1 J. J. Degenaar, “The Concept of Violence”, Politikon: South African Journal of Political Studies, 1980, Cilt: 7, 14-27, s. 14.

2 Degenaar J. J., agm, s. 16.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Şiddet sayısında...

 

 

 



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

“emperyalizm, hegemonya, imparatorluk: tarihsel dünya düzenleri ve ırak’ın işgali” kitabının incelenmesi

Şiddet nedir? Onu nasıl tanımlarız? Bize neyin şiddet olup olmadığını ayırmamızda yardımcı olan veya bizi yanıltan telakki zeminleri nelerdir? Yazıda incelenecek olan kitap, bu soruların temelinde düşünürlerin fikirlerini ortaya koymamaktadır. Bunun yerine, düşünürlerin “verili” bir şiddet anlayışı üzerinden getirmiş oldukları eleştirileri işlemeyi amaç edinmektedir.

Korona sürecinde hem kitlesel hem de bireysel şiddet vakalarında da maalesef ciddi bir artış söz konusu. Aile içi şiddetin hızla yükseldiği, uğradığı şiddet sonucu bireysel sığınma talep eden kadın sayısının çoğaldığı ve boşanma başvurularının dört kat kadar arttığı sürecin başlangıcında ilk gelen bilgilerden.

Günümüzde korku sineması, doyumsuz insanoğlunun istek ve arzuları doğrultusunda sınır tanımaz şiddet ve cinsellik barındıran bir havaya bürünmüştür. İlk dönemlerin zarif ve ince ölümleri sonraları kanların oluk oluk aktığı ve beden parçalarının ortalığa savrulduğu savaş sahnelerinin çok üstünde vahşet verici ve hatta iğrendirici öğelerle süslü bir yapıya dönüşmüştür.

Akran zorbalığı konusunda okullarda yapılacak çalışmalar arasında okul politikası geliştirme, kurum kültürü oluşturma ve akranlar arasındaki iletişimin niteliğini arttırma çalışmaları yapılması olası sorunların önlenmesi, azaltılması ve ortadan kaldırılmasına yardımcı olacaktır.

Siber zorbalık sadece söylemsel düzeyde gerçekleşmez, kişisel bilgilerin izinsiz kullanımı, mesajların, resimlerin kayıtların habersizce paylaşılması gibi etik dışı davranışları da içerir. Bu nedenle siber zorbalık, hem kullanılan aracın türüne göre hem de içeriğe göre çeşitlilik göstermektedir.


En Çok Okunanlar