Güncelleme: 22 Şubat 2018

  • Paylaş
Türkiye’ye Son Dönem Göçler ve Suriyeliler
Türkiye’ye Son Dönem Göçler ve Suriyeliler

lmi bilgilerin genişletilmesi ve yeni fikirlerin üretiminin arttırılmasını hedefleyen Düşünce Dergisi, yazar ve okurun bir araya geldiği “Düşünce Dergisi Sohbetleri”nin sekizincisini gerçekleştirdi. Düşünce Dergisi'nin "Göç" dosya konulu 6. sayısı kapsamında düzenlenen sohbete İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Adıgüzel konuk oldu.

İlmi bilgilerin genişletilmesi ve yeni fikirlerin üretiminin arttırılmasını hedefleyen Düşünce Dergisi, yazar ve okurun bir araya geldiği “Düşünce Dergisi Sohbetleri”nin sekizincisini gerçekleştirdi. KOCAV Erol Güngör Kültür Merkezi Ömer Lütfi Mete Salonu’nda 11 Kasım 2017 tarihinde gerçekleşen sohbete İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Adıgüzel konuk oldu.

“Tarihin değişmez akıntısı: göç” üst başlığıyla “Türkiye’ye Son Dönem Göçler ve Suriyeliler” konulu sohbete Doç. Dr. Yusuf Adıgüzel göçmelere bakışımızın nasıl olduğu sorusuyla başladı. Aslında hepimizin göçmen olduğunu dolayısıyla göçmenlere nereden gelmiş olursa olsun düşman gözüyle bakılmaması gerektiğini söyledi. “Bizim gözümüzde göçmen demek muhacir demektir, göçmen veya muhacir dediğimiz bu kişiler bizim yabancı olarak gördüğümüz kimseler değildir” diyerek sözlerine devam etti.

Daha sonra göçmen, muhacir ve mülteci kavramlarının tanımını Doç. Dr. Adıgüzel şu şekilde dile getirdi: “Bizim dilimizde göçmen muhacir demek, hepimizin evinin yakınında bir göçmen mahallesi mutlaka vardır. Bizim göçmen, muhacir dediğimiz kişiler bizim için yabancı kişiler değiller. Ancak mülteci kavramı 2. Dünya Savaşı’ndan sonra karamsarlaştırılmış, Birleşmiş Milletlerin, Mülteci Yüksek Komiserliğini kurmasıyla gündemimize gelen bir kavramdır. Kendi ülkesinin korumasından faydalanamayan kişilerin başka bir ülkeye sığınması ve başka bir ülkeden koruma talep etmesi o ülkenin kabul etmesi gibi daha teknik bir tanımı var. Ama bizim ülkemizdeki göçmen veya muhacirler mülteci dediğimiz insanlar gibi görünmüyor. 1951’de Birleşmiş Milletlerin, mültecilik sözleşmesi adında, Türkiye’nin de taraf olduğu bir sözleşmesi var. Bu sözleşmenin coğrafi kısıtlama adında, yalnızca 1951 yılından önce Avrupa’da meydana gelen olaylardan dolayı ülkesini terk edenlerin mülteci tanımına girdiğine dair bir şartı var. Daha sonra 1965’te yeni bir sözleşme imzalanıyor. Burada 1951 şartı kaldırılıyor, 1951’den sonra da mülteci olunabilir ve coğrafi şart kaldırılıyor, Avrupa’da meydana gelebileceği gibi dünyanın her yerinde meydana gelebilir şeklinde değiştiriliyor. Ama Türkiye 1951 yılı kavramını çıkartsa da, ancak Avrupa’dan gelenlerin mülteci olabileceği şartını kaldırmıyor. Dolayısıyla mülteci olabilmek için yasal statü olarak Avrupa’dan Türkiye’ye gelip sığınma talep etmiş olmak gerekiyor. Dolayısıyla Asya’dan Afrika’dan gelenler mülteci statüsü alamıyorlar burada. Göçmen kavramı ise mültecilikten farklıdır. Çünkü yasal olarak baktığımızda hem 1934, hem 2006 tarihli iskân kanunumuzda, göçmen iki kategoriye ayrılıyor. Bir tanesi Türk soyundan gelmek, diğeri de Türk kültürüne ait olmak. Göçmen olabilmenin şartları bunlardır.”

Sohbet soru-cevap faslı ve seminere katılanların katkılarıyla sona erdi.



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

modern dünyada din

düşünce sohbetleri - 20 Düşünce Dergisi'nin "piyasa" dosya konulu on dördüncü sayısı kapsamında 24 Aralık 2022 tarihinde KOCAV Erol Güngör Kültür Merkezi'nde düzenlenen ve İstanbul Üniversitesi Arş. Gör. Cafer Erdem Umudum yöneticiliğinde gerçekleştirilen Düşünce Sohbeti'nde Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Arş. Gör. Mustafa Şahin ve Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Arş. Gör. Fatih Özgür Kenar konuşmacı olarak yer aldı.

modern dünyada din

düşünce sohbetleri - 20 Düşünce Dergisi'nin "piyasa" dosya konulu on dördüncü sayısı kapsamında 24 Aralık 2022 tarihinde KOCAV Erol Güngör Kültür Merkezi'nde düzenlenen ve İstanbul Üniversitesi Arş. Gör. Cafer Erdem Umudum yöneticiliğinde gerçekleştirilen Düşünce Sohbeti'nde Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Arş. Gör. Mustafa Şahin ve Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Arş. Gör. Fatih Özgür Kenar konuşmacı olarak yer aldı.

dijitalleşme ve piyasanın e- hali

düşünce sohbetleri - 19 Düşünce Dergisi’nin “Piyasa(laşma): İdeoloji Mi Ütopya mı?” başlıklı 14. sayısı sayısının editörü İÜ Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Arş. Gör. Dr. Muhammed Fatih Karakaya'nın yöneticiliğinde, 26 Şubat 2022 tarihinde KOCAV TV Youtube kanalı üzerinden çevrimiçi olarak yayınlanan Düşünce Sohbeti'nin konukları Borsa İstanbul Özel Pazar Kıdemli Uzmanı Abdurrahman Kılıç ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğr. Gör. Dr. Orhan Önder oldu.

uluslararası finans sistemi ve dolar üzerine

düşünce sohbetleri - 18 Düşünce Dergisi'nin "Piyasa" dosya konulu on dördüncü sayısı kapsamında 22 Ocak 2022 tarihinde düzenlenen ve yöneticiliğini Arş. Gör. Ali Kürşat Sak'ın üstlendiği üstlendiği Düşünce Sohbeti'nin konuğu, Atilla Yeşilada oldu.

piyasa ve piyasalaşmanın sosyal hayata etkisinin değerlendirilmesi

düşünce sohbetleri - 17 Düşünce Dergisi'nin "Piyasa" dosya konulu on dördüncü sayısı kapsamında 25 Aralık 2021 tarihinde düzenlenen ve moderatörlüğünü Üzeyir Doğan'ın üstlendiği Düşünce Sohbeti'nin konukları “Piyasa-Ahlâk İlişkisi Üzerine” yazısıyla Dr. Ahmet Coşkun, “İslami Bankalar Kalkınmayı Sağlar mı?” yazısıyla Dr. Erhan Akkaş ve “Piyasanın Krizleri” yazısıyla Ali Kürşat Sak idi.

bilgiye üç farklı yaklaşım gadamer attas foucault

düşünce sohbetleri - 16 Düşünce Dergisi'nin "bilgi" dosya konulu dokuzuncu sayısı kapsamında 20 Şubat 2020 tarihinde düzenlenen Düşünce Sohbeti'nin konukları “Gadamer ve Ontolojik Hermeneutik” yazısıyla İlay Aygün Kılıç, “İslam, Sekülerizm ve Bilginin Batılı Olmaktan Kurtarılması” yazısıyla Kevser Karaca Çalık ve “Foucault’ da Bilgi, Güç ve Söylem” yazısıyla Mesut Aytekin idi.


En Çok Okunanlar