Dil insana has bir özelliktir ve kendisini “isimlendirme kabiliyeti”nde izhar eder. İsimlendirmek, bir sesi, bir şeyi işaret ve temsil edecek bir şekilde, tahsis etmek demektir.
İsmail Müfid İstanbulî (öl. 1802), Ahlak-ı Adudiyye Şerhi’nde, insan türünün varlığını “teâvün ve temeddün” sayesinde sürdürdüğünü, bunların ise “medeni siyaset” adı verilen büyük bir düzenlemeyi (tedbirün azim) gerektirdiğini söyler. Buna göre medeni siyaset ve toplumsal hayat üç önemli unsura dayanır: Bunlardan birincisi din adıyla bilinen ilahi kanunlardır.