26 Mayıs 2015

  • Paylaş
para ve kelime ile ilgili  bazı notlar
para ve kelime ile ilgili bazı notlar

İsmail Müfid İstanbulî (öl. 1802), Ahlak-ı Adudiyye Şerhi’nde, insan türünün varlığını “teâvün ve temeddün” sayesinde sürdürdüğünü, bunların ise “medeni siyaset” adı verilen büyük bir düzenlemeyi (tedbirün azim) gerektirdiğini söyler. Buna göre medeni siyaset ve toplumsal hayat üç önemli unsura dayanır: Bunlardan birincisi din adıyla bilinen ilahi kanunlardır.

İsmail Müfid İstanbulî (öl. 1802), Ahlak-ı Adudiyye Şerhi’nde, insan türünün varlığını “teâvün ve temeddün” sayesinde sürdürdüğünü, bunların ise “medeni siyaset” adı verilen büyük bir düzenlemeyi (tedbirün azim) gerektirdiğini söyler. Buna göre medeni siyaset ve toplumsal hayat üç önemli unsura dayanır: Bunlardan birincisi din adıyla bilinen ilahi kanunlardır.  İkinci unsur, insanların bir kısmının birinciye tabi olma hususunda gösterdiği zaaftan kaynaklanan zulmü engelleyerek, adaleti sağlamak için, gerekirse adalete riayet etmek istemeyenleri kurallara uymaya zorlama gücünü elinde tutan bir merci olarak, mülk veya devlettir. Üçüncü unsur ise insanların alışverişlerinde kullandıkları paradır (en-nakdu’l-cari fi’l-muâmelat).

İsmail Müfid İstanbulî paranın (nakd) özelliğini, “alışverişte kullanılma” olarak belirlerken, onun mahiyetini bir şeylerin yerine geçme, bir şeyin bedeli olabilme ve onu temsil edebilme (ta’viz) olarak işaret eder.  İnsanların her şeyi “iş” (amel) ile karşılama imkanı bulunmadığı için, muamelede amelin bir kısmını karşılamak ve “temsil etmek” üzere altın ve gümüş kullanılmış; böylece insanların amellerini temsil eden bir “bedel” olarak bazı madenlerin takdir edilerek, kullanılmasıyla, para ortaya çıkmıştır.



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

yaşlılık meselemiz

Yaşlanmanın problem olarak daha farklı bir boyuta taşınması geleneksel aile yapısındaki bozulmalarla birlikte olmuştur. Sanayileşme ile birlikte yaşanan sosyo-kültürel değişim süreci, yaşlının aile içerisindeki konum ve statüsünün koruma altına alınmış olduğu geleneksel aile yapısında bozulmalar yaşanmasına yol açmıştır...

cemiyetin omuzlarındaki ağır imtihan çocuk emeği meselesi

“Biliyorum ne masal dinlemeye doydular Ne oyun oynamaya…” Yavuz Bülent BÂKİLER

parayı bulan filmini çeker

“Sinema hem bir sanat hem de bir sanayidir; bazı ülkelerde kocaman bir sanayi kolu, ağır sanayi ya da otomotiv sanayisi kadar devasa, önemli ve (bazen) inanılmaz yatırımlarla inanılmaz kârlar getiren.” Giovanni SCOGNAMİLLO

bugünün iktisad dünyasına sunulan farklı bir model ahilik

“Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir. İlim, akıl ve ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir.” “Eline, beline, diline hâkim ol. Aşına, işine, eşine sahip ol.” (Ahi Evran)

ahmet tabakoğlu ile röportaj

Başta söyleyeyim, parayla olan imtihanımızı kaybettik. Gerekçe, zengin olursak itibarımız artar. Oysa zenginliğin sorumluluk isteyen bir şey olduğunu unutup paraya esir olduk.

liberal kapitalizm ve biz

İnsan ne için yaşar? Felsefe ve din kitaplarında bu soruya muhtelif cevaplar verilmiştir. Peki amaç daha çok mutlu olmak mıdır, Allah rızası mıdır, saygın olmak mıdır, onurunu korumak mıdır, daha çok itibar mıdır, güç müdür?


En Çok Okunanlar