17 Ocak 2020

  • Paylaş
modernleşme sürecinde bilim ve siyaset ilişkisi

Türkiye’de modern anlamda yükseköğretim anlayışının kurumsallaşması, bir çağdaşlaşma sorunu olarak görülmüş ve bilimsel anlayışın bu doğrultuda yapılanması, Osmanlı'nın son döneminde başlayan modernleşme süreciyle olmuştur.

Batı’da yaşanan sosyal, siyasi ve iktisadi gelişmeler, skolastik düşüncenin zayıflamasına ve modern anlayışın gelişmesine yol açmıştır. Özellikle coğrafi keşiflerin artması, denizaşırı ulaşımın gelişmesiyle birlikte bilimsel çalışmaların gözlem ve deneye dayalı kriterler doğrultusunda bir istikamet kazanmasına neden olmuştur. Ancak bu anlayışın Batı’daki bilim camiasına yerleşmesi zaman almıştır. Türkiye’de ise modern anlamda yükseköğretim anlayışının kurumsallaşması, bir çağdaşlaşma sorunu olarak görülmüş ve bilimsel anlayışın bu doğrultuda yapılanması, Osmanlı'nın son döneminde başlayan modernleşme süreciyle olmuştur. Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunlara çözüm bulmak ve kalkınabilmek için her alanda olduğu gibi, bilimsel alanların da “ıslah” edilmesinin yolu Batılılaşmada görülmüştür. Ancak bu durum Batı’da olduğu gibi, Türkiye’de de sosyal ve iktisadi alanlarda ortaya çıkan talepler doğrultusunda değil, daha çok siyaset kurumunun yönlendirmesiyle gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu makale Türkiye’deki bilimsel anlayışın değişimini ülkenin kalkınması sorunu bağlamında siyaset kurumu ile olan ilişkileri çerçevesinde ele almayı amaçlamaktadır.

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Bilgi" sayısında...

 



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

İspanyol düşünür José Ortega y Gasset ile Fransız düşünür Jean Baudrillard’ın ele alacağımız eserlerinde; inançlarını yitirmiş, bir amacı olmayan, dolayısıyla boşlukta, buna rağmen kendini en değerli olarak gören ilginç bir insan tipi ve bu tiplerin oluşturduğu yığınlarkitleler anlatılır.

Bilgi ekonomisinin 1990’lı yıllardan bu yana ülkelerin gelişmesinde önemli bir rol oynadığını söylemek mümkündür. Modern ekonomide bilgiye sahip ülkeler iktisadi manada gelişme yönünde hareket etmiştir

Günümüzde insanlar, öncekinden çok daha yüksek hızlarda daha büyük miktarlarda veri üretiyorlar ve bu verilerin çeşitliliği, birkaç on yıl öncesine göre çok daha karmaşık ve karmaşıklaşmaya da devam ediyor.

Türkiye’de modern anlamda yükseköğretim anlayışının kurumsallaşması, bir çağdaşlaşma sorunu olarak görülmüş ve bilimsel anlayışın bu doğrultuda yapılanması, Osmanlı'nın son döneminde başlayan modernleşme süreciyle olmuştur.

Bilgi, güç ve söylem, felsefecileri, düşünürleri ve sosyal bilimcileri yıllarca meşgul etmiştir. Bu üç kavram dünyayı tanıma ve sosyal olgular üzerinde fikir yürütme aşamasında değişik yöntem ve analizlerin doğmasına, yeni görüş ve düşüncelerin ortaya atılmasına sebep olmuştur.

İslâm dünyasının son asırlarda yaşadığı bunalım, Batı dünyası karşısındaki yenilgisi, bu yenilginin sebepleri ve muhtemel çözüm yolları bu dünyaya ait her entelektüelin zihnindeki temel sorulardan birini oluşturmaktadır.


En Çok Okunanlar