08 Ağustos 2020

  • Paylaş
medreseler ve üniversitelerin eşzamanlı kurumsal evrimine ilişkin felsefi bir çözümleme

Medrese ve üniversite, farklı uygarlık deneyimlerinde insanın hakikat arayışı ve ortak öğrenme deneyimlerini -irili ufaklı istihalelerle- bin yıl öncesinden bugüne taşıyan kurumsal araçlardır.

Medrese ve üniversite, farklı uygarlık deneyimlerinde insanın hakikat arayışı ve ortak öğrenme deneyimlerini -irili ufaklı istihalelerle- bin yıl öncesinden bugüne taşıyan kurumsal araçlardır. Genel olarak İslam ve Hristiyan teolojileriyle beslenen bu iki tarihsel fenomen arasında kuruluş-yapı-işleyiş karakteristikleri itibariyle bariz vizyon ve biçim benzerlikleri göze ilişmektedir. Vaki benzerliklere rağmen, bahse konu her iki kurumun sadece kendine benzeyen ve kendi iç dinamikleriyle açıklanabilecek biricik beşeri düzenekler olduğu hususu da gözden ırak tutulmamalıdır.

Küçük çaplı bu çözümlemede; medrese ve üniversite denilen kurumsal ikizlerin nerede ise eşzamanlı ama farklı tarihsel yolculukları ile yapısal bileşenleri itibariyle pozitif-negatif rezonansları, literatür desteğinde kuramsal/tarihsel bakış yöntemiyle irdelenmiş ve değerlendirilmeye çalışılmıştır.

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Üniversite sayısında...

 



İlgili Konular üniversie medrese
Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Klasik üniversite yapılanmalarının hepsinin bir felsefesi ve bu felsefe üzerine kurguladıkları bir sistemleri bulunuyor. Bugün bir Alman Üniversitesi, bir Fransız veya İngiliz Üniversitesi’nden ve ekollerinden bahsedebiliyoruz. Bu da bizi “‘Bir Türk Üniversitesi’ var mıdır?” şeklinde bir soruya yöneltiyor.

Türk üniversitesi modern bir teşebbüs olarak 1900’de Sultan Abdülhamid tarafından kurulmuştur ve iyi ve güçlü bir üniversite olarak kurulmuştur. 1900’de biz bu modern üniversiteyi kendi geleneksel kültür mirasımızla ilişki içerisinde kurduk. Bu anlamda modern üniversite olduğu gibi transfer edilmemiştir.

Bugün içinde bulunduğumuz küresel salgın süreci de eğitimde dijital dönüşümü tetikleyen bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Artık tüm üniversitelerde, uzaktan eğitim ve online öğretim bir tercih meselesi değil zorunluluk haline gelmektedir.

En üst düzey bilgi üreten kurumlar olarak üniversiteler, insanın anlam arayışına cevap bulma, hayat görüşünün oluşması ve bu görüşe göre evrenin anlamlandırılmasına katkı sağlamaya çalışan kurumlardır.

aziz sancar bilim her türlü baskıdan uzaklık ister

"Her şeyden önce çocuklarımıza bilim kültürünü ve çalışmadan başarılı olunamayacağını aşılamamız gerekiyor. Ne kadar zeki ve kabiliyetli olursanız olun, çalışmadan kendinize, ailenize, memleketinize ve insanlığa katkı sağlayamazsınız."

Durmuş Hocaoğlu, Üniversite meselesini ilköğretim düzeyinden ele almakta, üniversitenin maddi ve manevi boyutlarını birlikte işlemekte, üniversitenin problemlerinin kaynaklarını ortaya koymakta ve Türkiye’nin gelişebilmesinin yolunun eğitimin külliyen yeniden yapılandırılmasıyla mümkün olacağını savunmaktadır.


En Çok Okunanlar