03 Ağustos 2018

  • Paylaş
tüketim kültürü ile yoğrulmuş kent görünümleri

İnsanlık tarihi incelendiğinde zaman ve mekândan bağımsız, siyasi, sosyal, ekonomik olanlar başta olmak üzere tüm temel parametreleri aşan eylemlerden birinin tüketim olduğu görülmektedir.

İnsanlık tarihi incelendiğinde zaman ve mekândan bağımsız, siyasi,
sosyal, ekonomik olanlar başta olmak üzere tüm temel parametreleri
aşan eylemlerden birinin tüketim olduğu görülmektedir. Yeryüzünün
hangi noktasında ya da insanlık tarihinin hangi zaman diliminde yaşamış/
yaşıyor olursa olsun her birey tüketim eylemi içinde bulunmuştur/
bulunmaktadır. Bu genel geçer oluşu sebebiyledir ki tüketim iktisattan
sosyolojiye, antropolojiden tarihe çok çeşitli bilim dallarında farklı bakış
açıları ve odak noktaları çerçevesinden ele alınmaktadır. Bu çalışmada
tüketim olgusu sosyolojik açıdan analiz edilip tüketim kültürünün
kentle kesişim noktalarının üzerinde durulacak ve modern insanın
kentle tanışma ve oraya yerleşme macerasında, kapsayıcılığının ne denli
güçlü olduğu yoğunluğu her geçen gün artan bir şekilde gözlemlenen
bu kültürün izleri sürülecektir.

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Kent sayısında...



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Belki de güzelliğin en büyük cazibesi, güzelliğin bizatihi ona kayıtsız ve yabancı olan ve estetik değerini sadece birbirlerine olan yakınlıklarından alan unsurların şeklini aldığı gerçeğinde yatmaktadır

“Harcıâlemleştirme; bir kişinin tekelinde olanın iki ya da daha çok kişinin kılınmasıdır.”1 Bu tanımın işaret ettiği “mübadele”, esas itibariyle Pazar’ın işlevidir. Bir mübadele alanı olan Pazar yeri, üretim ve tüketim ilişkilerini belirlerken bir yandan da bu ilişkiler üzerinden toplumsal yapıyı ve yaşam biçimini şekillendirir.

Türk edebiyatının önemli yazarlarından biri olan Refik Halid Karay 1888-1965 yılları arasında yaşamıştır. Yaşadığı dönem itibariyle Osmanlı Devleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin geçirdiği önemli kırılma noktalarına şahit olmuştur.

Tanzimat’tan sonra Türk edebiyatında edebi bir tür olarak varlığını gösteren romanın en önemli mekânı İstanbul’dur. Türk romanında birçok kahraman acılarını, sevinçlerini, maceralarını, tutkularını İstanbul’da yaşar.

Sanatların içinde en kentlisi sinemadır. Jacques Ellul’ün ifadesi ile bu bir zorunluluktu.

İnsanlık tarihi incelendiğinde zaman ve mekândan bağımsız, siyasi, sosyal, ekonomik olanlar başta olmak üzere tüm temel parametreleri aşan eylemlerden birinin tüketim olduğu görülmektedir.


En Çok Okunanlar