03 Ağustos 2018

  • Paylaş
george simmel’in kentleri

Belki de güzelliğin en büyük cazibesi, güzelliğin bizatihi ona kayıtsız ve yabancı olan ve estetik değerini sadece birbirlerine olan yakınlıklarından alan unsurların şeklini aldığı gerçeğinde yatmaktadır

Roma
Belki de güzelliğin en büyük cazibesi, güzelliğin bizatihi ona kayıtsız
ve yabancı olan ve estetik değerini sadece birbirlerine olan yakınlıklarından
alan unsurların şeklini aldığı gerçeğinde yatmaktadır. Belli kelime,
renk parçası, yapı taşı veya ses [ton] kendi başlarına kifayetsizdirler.
Güzelliklerinin özü onların bir araya gelerek oluşturdukları, onları kendilerinin
hak etmedikleri bir hediye gibi paketleyen, o şekildir. Bizim
güzelliği gizemli ve karşılıksız bir şey olarak algılayışımız -gerçekliğin
aslında talep edemeyeceği fakat sadece mütevazı bir şekilde bir incelik
olarak kabul etmek zorunda olacağı- bir şeyi yalnızca birbirleri ile olan
ilişkileri nispetince güzel olduğu ve güzelliğin de tek tek değil de onların
bu birlikteliklerine atom ve elementler âleminin estetik ilgisizliği üzerine
temellendirilmiş olabilir.

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Kent sayısında...



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Belki de güzelliğin en büyük cazibesi, güzelliğin bizatihi ona kayıtsız ve yabancı olan ve estetik değerini sadece birbirlerine olan yakınlıklarından alan unsurların şeklini aldığı gerçeğinde yatmaktadır

“Harcıâlemleştirme; bir kişinin tekelinde olanın iki ya da daha çok kişinin kılınmasıdır.”1 Bu tanımın işaret ettiği “mübadele”, esas itibariyle Pazar’ın işlevidir. Bir mübadele alanı olan Pazar yeri, üretim ve tüketim ilişkilerini belirlerken bir yandan da bu ilişkiler üzerinden toplumsal yapıyı ve yaşam biçimini şekillendirir.

Türk edebiyatının önemli yazarlarından biri olan Refik Halid Karay 1888-1965 yılları arasında yaşamıştır. Yaşadığı dönem itibariyle Osmanlı Devleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin geçirdiği önemli kırılma noktalarına şahit olmuştur.

Tanzimat’tan sonra Türk edebiyatında edebi bir tür olarak varlığını gösteren romanın en önemli mekânı İstanbul’dur. Türk romanında birçok kahraman acılarını, sevinçlerini, maceralarını, tutkularını İstanbul’da yaşar.

Sanatların içinde en kentlisi sinemadır. Jacques Ellul’ün ifadesi ile bu bir zorunluluktu.

İnsanlık tarihi incelendiğinde zaman ve mekândan bağımsız, siyasi, sosyal, ekonomik olanlar başta olmak üzere tüm temel parametreleri aşan eylemlerden birinin tüketim olduğu görülmektedir.


En Çok Okunanlar