08 Ağustos 2020

  • Paylaş
medreseden üniversiteye üniversitelerimizin tarihi

Üniversitelerimizin tarihi 1453 yılına yani İstanbul’un fethine kadar dayandırılmaktadır. Bu yüzden ülkemizin ilk üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi kuruluş tarihini 1453 olarak kabul etmiş ve logosuna işlemiştir.

YÖK’ün 2019 verilerine göre ülkemizde 129 devlet, 73 vakıf, 5 vakıf MYO olmak üzere toplam 207 üniversite bulunmaktadır. Üniversitelerimizin tarihi ise genel olarak 1453 yılına yani İstanbul’un fethine kadar dayandırılmaktadır. Bu yüzden ülkemizin ilk üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi kuruluş tarihini 1453 olarak kabul etmiş ve logosuna işlemiştir. Hem kurulduğu bölge hem de medreselerden günümüze kadar gelen silsile içerisinde yer alması sebebiyle de şüphesiz İstanbul Üniversitesi bu gururu hak etmektedir.

1453 tarihi üniversitelerimizin/İstanbul Üniversitesi’nin kuruluş tarihi baz alındığında dünyanın en eski ve köklü üniversitelerinden birine sahip olmuş oluyoruz. İstanbul Üniversitesi Rektörü Fahir Yeniçay 1953-1954 açılış konuşmasında İstanbul Üniversitesi’nin kuruluşu itibariyle dünyanın en eski 13. üniversitesi olduğunun altını çizdikten sonra konunun önemine şöyle değinir: “Beş yüz yıl önce dünya üzerinde on üç ilim merkezi mevcut idi ki, oralarda toplananlar kendi ruh derinliklerinden gelen bir kuvvetle hakikat peşinde yürümekte ve hem cinslerini ve bilhassa gençliği sevdikleri için onların fikri gelişmelerine ve saadetlerine medar olacak bilgileri yaymakta idiler. Üniversitemizin bu öncüler arasında yer almış olmasından iftihar duyarız.”1

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Üniversite sayısında...

 

1 Fahir Yeniçay, 1953-1954 Öğretim Yılı Açılış Nutku, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1954, s. 6.



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Klasik üniversite yapılanmalarının hepsinin bir felsefesi ve bu felsefe üzerine kurguladıkları bir sistemleri bulunuyor. Bugün bir Alman Üniversitesi, bir Fransız veya İngiliz Üniversitesi’nden ve ekollerinden bahsedebiliyoruz. Bu da bizi “‘Bir Türk Üniversitesi’ var mıdır?” şeklinde bir soruya yöneltiyor.

Türk üniversitesi modern bir teşebbüs olarak 1900’de Sultan Abdülhamid tarafından kurulmuştur ve iyi ve güçlü bir üniversite olarak kurulmuştur. 1900’de biz bu modern üniversiteyi kendi geleneksel kültür mirasımızla ilişki içerisinde kurduk. Bu anlamda modern üniversite olduğu gibi transfer edilmemiştir.

Bugün içinde bulunduğumuz küresel salgın süreci de eğitimde dijital dönüşümü tetikleyen bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Artık tüm üniversitelerde, uzaktan eğitim ve online öğretim bir tercih meselesi değil zorunluluk haline gelmektedir.

En üst düzey bilgi üreten kurumlar olarak üniversiteler, insanın anlam arayışına cevap bulma, hayat görüşünün oluşması ve bu görüşe göre evrenin anlamlandırılmasına katkı sağlamaya çalışan kurumlardır.

aziz sancar bilim her türlü baskıdan uzaklık ister

"Her şeyden önce çocuklarımıza bilim kültürünü ve çalışmadan başarılı olunamayacağını aşılamamız gerekiyor. Ne kadar zeki ve kabiliyetli olursanız olun, çalışmadan kendinize, ailenize, memleketinize ve insanlığa katkı sağlayamazsınız."

Durmuş Hocaoğlu, Üniversite meselesini ilköğretim düzeyinden ele almakta, üniversitenin maddi ve manevi boyutlarını birlikte işlemekte, üniversitenin problemlerinin kaynaklarını ortaya koymakta ve Türkiye’nin gelişebilmesinin yolunun eğitimin külliyen yeniden yapılandırılmasıyla mümkün olacağını savunmaktadır.


En Çok Okunanlar