08 Mart 2022

  • Paylaş
ibrahim uslu ile “piyasa araştırmaları” üzerine

Her arz kendi talebini yaratır diye düşünülüyordu. Yani biz ürün üretelim, nasılsa müşterisi çıkar. Fakat sonra bakıyorlar ki herkes üretmeye başlıyor. Artık ürün üretince sana müşteri gelmiyor. Ne yapalım? Ürünümüzü tanıtalım. O yüzden reklamcılık gelişmeye başlıyor yirminci yüzyılın başlarında.

İbrahim Uslu, uzun yıllardır piyasa araştırmaları sektöründe yer alıyor. Dolayısıyla hem sektörün işleyiş mantığına hem de tarihçesine ve yaşanan dönüşümlere dair önemli bir birikime sahip. Piyasa(laşma) sayısında piyasa araştırmalarının dününü, bugününü ve yarınını kendisinden dinlerken piyasa araştırmalarına dair kritik sorularımıza da doyurucu cevaplar aldık.

Uzun yıllar ANAR bünyesinde üst kademede görev yaptınız. Aynı zamanda akademide de bulundunuz. Piyasa araştırması nedir? Nasıl ortaya çıkmıştır? Hangi ihtiyaçlara cevap verir? Piyasa araştırma şirketleri ne tür araştırmalar yaparlar?

En genel ifadesiyle pazar araştırması yapan şirketler, firmaların karar almak veya yatırım yapmak için ihtiyaç duyduğu her türlü veri toplama işini yapıyor. Bu bazen doğrudan bir ürünle ilgili olabiliyor. Somut örneklerden gideyim. Bir firma Türkiye’ye gelecek. Mesela Ankara’da da AVM’lerde mağazalar açmayı düşünüyor. Fakat kendisi için en uygun lokasyonun AVM içerisinde hangi kat olduğunu öğrenmek istiyor. Diyelim ki çok spesifik ürünler satan bir firma olsun ve firmanın kafasında da “Acaba yeme/içme katına girsek olur mu?” diye bir fikir var. Çünkü oraya herkes geliyor. İnsanlar alışveriş yapmıyorlar belki ama yemeğe çıkıyorlar. Ya da “Hangi AVM’lerde olmalıyız?” sorusunu sorabiliyor bu firmalar. Özellikle ilk başlarda bütün AVM’lere giremeyeceği için doğru yeri seçmesi lazım.

Şimdi gördüğünüz gibi henüz bir ülkeye ya da bir piyasaya geleceğiniz ilk andan itibaren bilgiye ihtiyacınız başlıyor. Sonra diyelim ki bir karara vardılar. Bu sefer, işte müşteriler mağazanın tasarımını sevdi mi, aradıkları ürünleri sorunsuz bir şekilde bulabiliyorlar mı, yoksa hayal kırıklığı mı yaşıyorlar gibi soruların cevabını merak ediyorlar. Bir süre sonra ise benzer ürünleri başka mağazalardan alarak tüketen müşteriler; acaba bizim markamızı duydular mı, bizden haberdarlar mı, hiç şubelerimizi gördüler mi, şubelerimizi ziyaret edenler var mı gibi şeyleri merak ediyorlar. Bu gibi durumlarda, markadan haberdarlık vesaire araştırmaları yapıyorsunuz. Sonra, bu müşterilerle ilgili daha detaylı bilgi gerekiyor. Onları tanımak lazım. İşte bu nedenle firmalar, süreç içerisinde kendi CRM yani bu müşteri ilişkileri yönetimi sistemleri üzerine yatırımlar yapmaya başladılar. Ama bu her zaman yeterli olmuyor. Müşterilerin, alternatif hangi markaları tercih ettiğini belirlemek için araştırma verisine ihtiyaç duyuyorlar.

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Piyasa" sayısında...

 



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Yaşar Hoca 24 saati dolu dolu yaşayan biriydi. Gece 11-12’de internetten canlı eğitimler verip, yatırımcılarla sohbetler yapıp, sabah 5’te internet sitesine yorumlarını ekleyip, 8’de ofiste olmak, ben hiçbir zaman alışamasam da, onun için normaldi. Ya da gece 3-4 gibi yorumlarını, yazılarını tamamlayıp sabah 7-8 gibi TV’lerde yorum yapmak. Bunların çoğunun maddi bir getirisi de yoktu.

Bağlam olarak yazarın, kitap içeriğinde önce ekonominin dengelerini anlatıp sonra ekonomik krizleri anlatması, kitabı daha da anlaşılır hale getiriyor. Böylelikle okuyucu olaylara geniş bir perspektiften bakabilme imkanı buluyor.

“Yahudilerin faizli borç ilişkilerindeki başarısı ise toplumların gelir adaletsizliğini artırdığı ve yoksulluğa sebep olduğu için birçok devlet tarafından iyi karşılanmaz fakat tüm bu etkenler, Yahudilerin finansal başarısını etkilemez.”

Ahmet Midhat Efendi, 1890’da kaleme aldığı Müşahedat romanında, önce İstanbul’un sebze halindeki esnafının tek tek nasıl kuruşlandığını tasvir eder; sonra bize büyük bir girişimci portresi çizer. Seyit Mehmet Numan, para şöyle dursun, kredi kavramını bile ete kemiğe büründürmüş ender Osmanlılardan biridir.

Piyasanın egemenliği neoliberal söyleme teslim olmuş dünyamızda neredeyse aksi düşünülemez ve geri döndürülemez bir süreç gibi görünüyor. Bu haldeyken piyasanın yeniden bir ahlâki pusulaya ihtiyacı olduğu ortada.

Kendi içindeki olanca farklılığına rağmen bütün teolojik sistemlerin tepe noktasında Tanrı yer alır, bu o sistemin kutsalını belirtir. Ekonominin tepe noktasında ise Piyasa vardı. Cox, Piyasa kelimesi kasıtlı olarak büyük harfle yazar; amacı “bu kelimenin sahip olduğu gizeme ve iş adamları arasındaki saygınlığına” işaret etmektir.


En Çok Okunanlar