18 Mart 2023

  • Paylaş
istanbul türkçesi

Şinasi’den beri ağır aksak yürüyen Türkçeye gidiş giderek sür’atlenecek, hep kabul edildiği gibi Reşat Nuri, Refik Halit, Falih Rıfkı’da dil merkezini bulacaktır. Bu noktadan sonra Türkçe tarihinin en güzel örneklerini verecektir.

1453’ten 1923’e kadar 470 sene içinde İstanbul, hakikaten hemen her bakımdan dünyanın merkezi oldu. İstanbul, Osmanlı Devleti’nin baş- şehri olduktan sonra nesiller boyunca Türk zevk ve yaratıcılığının her alanda en mükemmel örnekleri ile doldu, büyük bir medeniyet merkezi hâline geldi. Biz, bu zevk, yaratıcılığın en güzel örneklerinden biri olan dil-Türkçe üzerinde duracağız.

Edebiyat, bilindiği gibi dile dayanır. Türkler Müslüman olduktan sonra kendilerinden evvel Müslüman olmuş iki kültür ve medeniyeti hazır buldular. Karşılarında zengin, işlenmiş iki dil vardı. Kur’ân dili ve Şehname dili. Karşılaşılan zengin kültürü ifade edebilmek ve özümseyebilmek için o kültürü ifade eden kelimeleri de aldılar. Fakat Sultan Veled’den itibaren alınan kelimeler yeni dille tam uyuşamadı. Biliyorsunuz dilin sesleri ile coğrafya arasında yakın bir ilişki vardır. Alınan kelimeler Anadolu coğrafyasında ve tabii sonra İstanbul’da musikili bir söyleyişe kavuştu; dil gelişti, zenginleşti, yeni ifade imkânlarına kavuştu. Bilindiği gibi giderek bir “İstanbul Türkçesi” kavramı doğacaktır. Bu, Türkçenin ulaşabildiği en mükemmel söyleyiş şeklidir. Türk kültür ve medeniyetinin ifadeye gelişidir. Tıpkı hattaki/yazıdaki güzellik ve zarafet, musikideki incelik ve derinlik gibi Türkçede de bir tannanlık oluştu zamanla. Nitekim çok sonraları Yahya Kemal “Konuşurken daha bir kerre güzeldin” diyecektir.

Tabiatıyla bu gelişme edebiyat için de geçerlidir. Basit, dinî muhteva ağırlıklı metinler yerine düşüncenin insan hayatını estetik bir şekilde kucakladığı, ince detayların yer aldığı, daha süslü, ince, zarif ve nükteli söyleyişlerin kullanıldığı metinlerin geçtiğini hemen belirtelim.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "Türkçe" sayısında...

 



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminin daha sistemli ve etkili olabilmesi için doğrudan bu alana özgü öğretmen yetiştirme politikasının kısa sürede hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Yazı dili üzerine yapılan çalışmaların yanında konuşma dili alanında yapılanlar eser miktardadır. Konuşma dili nasılsa biliniyor diye mi düşünülmüştür, yazıyı çözersek kendiliğinden çözülür diye mi, bilemiyoruz.

Bir toplumun kültürel yapısının ve özelliklerinin dile yansımaları çevirmenin sadece yabancı dil ve kültürü değil aynı zamanda kendi dil ve kültürünün yapısını, beklentilerini ve kullanımını çok iyi bilmesi gerektiği aşikardır.

Sahaya girdiğiniz zaman şunu görüyorsunuz. Almanya’da artık Türk çocukları çok dilli büyüyorlar. Türkçe, Almanca bir de İngilizce var. Yaptığımız istatistiklerde çok dilli bir neslin Avrupa'daki Türkler arasına geldiğini görüyoruz. Ama burada bana göre eksik olan ayak Türkçe ayağı.

Şinasi’den beri ağır aksak yürüyen Türkçeye gidiş giderek sür’atlenecek, hep kabul edildiği gibi Reşat Nuri, Refik Halit, Falih Rıfkı’da dil merkezini bulacaktır. Bu noktadan sonra Türkçe tarihinin en güzel örneklerini verecektir.

batı kökenli bazı kelimelerdeki ses olaylarının yazım kılavuzu’na yansıması üzerine


En Çok Okunanlar