29 Haziran 2015

  • Paylaş
cemiyetin omuzlarındaki ağır imtihan: çocuk emeği meselesi
cemiyetin omuzlarındaki ağır imtihan: çocuk emeği meselesi

“Biliyorum ne masal dinlemeye doydular Ne oyun oynamaya…” Yavuz Bülent BÂKİLER

İnsanoğlu için çalışmanın ne derece tabii bir hâl olduğu -ve o nispette de bir ihtiyaca, hatta kimi zaman da bir zarûrete dönüştüğü- muhakkaktır. Bunun aksini ileri süren ve insanın hiç çalışmadan da hayatını idâme ettirebilmesi gerektiğini savunan bir takım (ütopik) fikirleri öte tarafa koyarsak, sıhhati yerinde olan kişinin emeğini arz etmeden –bir nev’i başkalarının sırtından geçinerek- yaşaması hiçbir cemiyette hoş karşılanabilecek/kabul görebilecek bir davranış değildir. Zaten bu meselede herhangi bir keyfiyete yer verilemeyeceği de ilâhî bir kaideyle tespit edilmiştir: İnsan için ancak çalıştığı vardır (Necm Sûresi, 39. Âyet-i Kerîme). O hâlde şunu pek rahatlıkla söyleyebilmekteyiz: Hem şahsî mevcûdiyeti için hem de cemiyet hayatının îcap ettirmesi sebebiyle insanoğlunun çalışması, yani hayatını kazanması son derece mühimdir.

Yine –elbette- kişi bunu yaparken belli bir nizam içerisinde davranmak; en başta kendi varlığı olmak üzere, bütün yaratılmışlara karşı hassasiyet göstermek, kimseyi incitmemek, zarar vermemek mecburiyetindedir. Zîra insan ancak böyle hareket ettiği takdirde hem cemiyete hem kendisine fayda sağlayabilecektir ki yoksa herhangi bir ihmâlin ortaya çıkaracağı zararda, astarı yüzünden pahalıya gelecek, hatta belki birçok kez de bunun telâfisi bile imkânsız olacaktır. Bu sebeple de yazıya konu edinilen ve sanayileşmenin gün yüzüne çıkardığı bir mesele olarak da görülen çocuk emeği meselesinin öyle bir durum olduğunu hatırlamak ve dikkatle üzerine eğilmek gereklidir.



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

yaşlılık meselemiz

Yaşlanmanın problem olarak daha farklı bir boyuta taşınması geleneksel aile yapısındaki bozulmalarla birlikte olmuştur. Sanayileşme ile birlikte yaşanan sosyo-kültürel değişim süreci, yaşlının aile içerisindeki konum ve statüsünün koruma altına alınmış olduğu geleneksel aile yapısında bozulmalar yaşanmasına yol açmıştır...

cemiyetin omuzlarındaki ağır imtihan çocuk emeği meselesi

“Biliyorum ne masal dinlemeye doydular Ne oyun oynamaya…” Yavuz Bülent BÂKİLER

parayı bulan filmini çeker

“Sinema hem bir sanat hem de bir sanayidir; bazı ülkelerde kocaman bir sanayi kolu, ağır sanayi ya da otomotiv sanayisi kadar devasa, önemli ve (bazen) inanılmaz yatırımlarla inanılmaz kârlar getiren.” Giovanni SCOGNAMİLLO

bugünün iktisad dünyasına sunulan farklı bir model ahilik

“Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir. İlim, akıl ve ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir.” “Eline, beline, diline hâkim ol. Aşına, işine, eşine sahip ol.” (Ahi Evran)

ahmet tabakoğlu ile röportaj

Başta söyleyeyim, parayla olan imtihanımızı kaybettik. Gerekçe, zengin olursak itibarımız artar. Oysa zenginliğin sorumluluk isteyen bir şey olduğunu unutup paraya esir olduk.

liberal kapitalizm ve biz

İnsan ne için yaşar? Felsefe ve din kitaplarında bu soruya muhtelif cevaplar verilmiştir. Peki amaç daha çok mutlu olmak mıdır, Allah rızası mıdır, saygın olmak mıdır, onurunu korumak mıdır, daha çok itibar mıdır, güç müdür?


En Çok Okunanlar