Güncelleme: 24 Kasım 2015

  • Paylaş
mehmet niyazi özdemir’den devlet notları
mehmet niyazi özdemir’den devlet notları

Milletler, felsefelerini hayattan alırlar; dinleri, soyları, sosyal içgüdüleri, tarihi gelişmeleri, kültür düzeyleri, ekonomik durumları felsefelerinde önemli rol oynar.

Devlet kelimesinin anlamı ve menşei nedir?

Eski Türklerdeki “il” kelimesinin yerini bugünkü Türkçede İslâmiyet’le dilimize giren devlet kelimesi almıştır. Devlet kelimesi Latince durmak, yerleşmek, ikamet etmek manalarındaki “state fiilinden yapılan “status”dan gelen Batı dillerindeki “etat, state, staat” gibi kelimelerin karşılığıdır. Devlet, d-v-l kökünden alınmış bir isimdir. D-V-L’nin anlamı ise “hareket ettirmek, döndürmek, dolaştırmak, işleri çekip çevirmektir. Yani Latinler devlete statik, Müslümanlar ise dinamik bir değer atfetmişlerdir. Latinler yerleşik olmayan topluluklara, Müslümanlar da “işlerini çekip çeviremeyen” bir mekanizmaya devlet denmeyeceğini ifade etmektedirler. Ayrıca Arapça “devlet” anlamındaki “mülk” kelimesi de dilimize geçmiştir. Ama bu kelime kitap sayfalarında “Adalet, mülkün temelidir”gibi vecizelerde kalmış yaygınlaşmamıştır. Bin yıldan beri kullandığımız devlet kelimesi ise günlük hayatımızda yerini almış Türkçemizin malı olmuştur.....

 



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

günümüz türkiye sinde müslüman kadının siyasi hayata katılımı üzerine görüşler

Geçmişte Müslüman kadınlar siyasi partilerin iktidar savaşında araç olarak kullanılmış ancak seçimlerden sonra evlerine geri gönderilmişlerdi. İslamcı olsun olmasın ataerkil zihniyetin uzantısı niteliğindeki bütün siyasi partiler için bu geçerlidir.

devletin kaybından sonra bir milletin tasfiyesi endülüs müslümanlarının sonu

Moriskolaştıktan sonra görünüşte Hristiyanlığı kabul etseler de Eski Hristiyanlar onların bu yeni kimliklerine hiçbir zaman güvenmemiş ve kendileri için uygun gördükleri bir zamanda da tamamen tasfiye yoluna gitmişlerdir. Günümüzde bu dramatik süreci iyi tahlil etmediğimiz takdirde dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan sadece Müslümanların değil, ezilen pek çok milletin yaşadığı dramları anlamlandırmamız mümkün değildir

muhammed abid cabiri ve mustafa akkad ın eserleri ışığında islam

Peygamber dönemi siyasi formasyonunun tam anlamıyla bir devlet şeklini alması daha sonraki dönemlerde görülebilir; ancak peygamber döneminde; yetke (sulta), bu yetkenin kaynağı ve meşruiyeti ispatlamaya yönelen ve dine daveti esas amaç edinen, bu dava-ispat ekseninde şekillenen bir siyasi yapıdan söz edilebilir.

devletin ideolojik aygıtı olarak sinema

Duygusal boyutta özdeşleşebileceği kahramanlar ile hayalleri bir araya getiren sinema, devletin ideolojisi ile toplum arasında bir arabulucu gibidir. Genellikle ise bu arabuluculuk devletin hanesine artı puan yazdıran ikna ile sonuçlanır.

rasyonel aklın türevlerine karşı geleneğin tortusu

Sözleşmeyi haklılaştırmak için türev vazifesi gören rasyonalizm, aklı kutsamak adına, bütün etik ve ahlaki değerleri irrasyonel ve modası geçmiş yaftasıyla reddetmiştir.Geleneksel ilişki biçimlerinin ve dayanışma ruhunun kaybolması ile insan muhafazasız kalırken, devlet giderek daha fazla merkezileşmeye ve totaliterleşmeye başlamıştır.

el-med netü l-f dıla

Demokrasi Farabî’ye göre her türlü hazcılığı ihtiva edebilecek ve her türlü fasid fikrin ortaya çıkmasına neden olabilecek bir yönetimdir. Demokrasi herkese her şeyi yapması için serbestiyet tanıdığı için faziletli olması mümkün değildir.


En Çok Okunanlar