Güncelleme: 09 Ocak 2016

  • Paylaş
muhammed abid cabiri ve mustafa akkad’ın eserleri ışığında islam devlet felsefesi’ne bir bakış
muhammed abid cabiri ve mustafa akkad’ın eserleri ışığında islam devlet felsefesi’ne bir bakış

Peygamber dönemi siyasi formasyonunun tam anlamıyla bir devlet şeklini alması daha sonraki dönemlerde görülebilir; ancak peygamber döneminde; yetke (sulta), bu yetkenin kaynağı ve meşruiyeti ispatlamaya yönelen ve dine daveti esas amaç edinen, bu dava-ispat ekseninde şekillenen bir siyasi yapıdan söz edilebilir.

“Tarihin büyük eserine her an kendini yenileyen, ancak tüm tarih boyunca kendi kaçınılmaz boşluğunda değişmeden koşan bir eser yokluğu eşlik eder kaçınılmaz olarak… Tarihin doluluğu hem boş hem de dili olmayan ve kulak verenlere tarihin altından sesi olmayan bir gürültüyü, tek başına konuşan bir dilin inatçı mırıltısını işittiren tüm o dilsiz sözcüklerle dolu mekânda mümkündür ancak. Anlamın kireçleşmiş kökü.” (Foucault, 25)

İslam devlet felsefesinin doğuşunu incelerken araştırmalarda bu eser yokluğu kendini açıkça belli etmektedir çoğu zaman. Anlamın kireçleşmiş kökünü aslında kendisi, “deliliği bölüp ayıran edimi kurucu olarak” tanımlarken iktidar sorunsalı merkezinde sınırların tarihini yapmanın önemini vurgular: “Unutulan, bir kültürün kendisi için Dışarısı olacak bir şeyi reddetmek için kullandığı bu karanlık edimlerin tarihi ve tüm tarihi boyunca kültürü, değerleri kadar kendini soyutlamak için açtığı bu boşluk, bu boş mekân da belirler. (Foucault, 23) Foucault’nun “Deliliğin Tarihi’ne Önsöz”ünden mülhem, Edward Said ile doruğa çıkan Oryantalizm, düşüncenin sınırlarını epistemoloji ve ontoloji ışığında sunarken, bu boş mekâna doğru da bir yönelimi belirler. İslam dünyasını.....

...........

Ertuğrul Umudum



İlgili Konular Ertuğrul Umudum
Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

günümüz türkiye sinde müslüman kadının siyasi hayata katılımı üzerine görüşler

Geçmişte Müslüman kadınlar siyasi partilerin iktidar savaşında araç olarak kullanılmış ancak seçimlerden sonra evlerine geri gönderilmişlerdi. İslamcı olsun olmasın ataerkil zihniyetin uzantısı niteliğindeki bütün siyasi partiler için bu geçerlidir.

devletin kaybından sonra bir milletin tasfiyesi endülüs müslümanlarının sonu

Moriskolaştıktan sonra görünüşte Hristiyanlığı kabul etseler de Eski Hristiyanlar onların bu yeni kimliklerine hiçbir zaman güvenmemiş ve kendileri için uygun gördükleri bir zamanda da tamamen tasfiye yoluna gitmişlerdir. Günümüzde bu dramatik süreci iyi tahlil etmediğimiz takdirde dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan sadece Müslümanların değil, ezilen pek çok milletin yaşadığı dramları anlamlandırmamız mümkün değildir

muhammed abid cabiri ve mustafa akkad ın eserleri ışığında islam

Peygamber dönemi siyasi formasyonunun tam anlamıyla bir devlet şeklini alması daha sonraki dönemlerde görülebilir; ancak peygamber döneminde; yetke (sulta), bu yetkenin kaynağı ve meşruiyeti ispatlamaya yönelen ve dine daveti esas amaç edinen, bu dava-ispat ekseninde şekillenen bir siyasi yapıdan söz edilebilir.

devletin ideolojik aygıtı olarak sinema

Duygusal boyutta özdeşleşebileceği kahramanlar ile hayalleri bir araya getiren sinema, devletin ideolojisi ile toplum arasında bir arabulucu gibidir. Genellikle ise bu arabuluculuk devletin hanesine artı puan yazdıran ikna ile sonuçlanır.

rasyonel aklın türevlerine karşı geleneğin tortusu

Sözleşmeyi haklılaştırmak için türev vazifesi gören rasyonalizm, aklı kutsamak adına, bütün etik ve ahlaki değerleri irrasyonel ve modası geçmiş yaftasıyla reddetmiştir.Geleneksel ilişki biçimlerinin ve dayanışma ruhunun kaybolması ile insan muhafazasız kalırken, devlet giderek daha fazla merkezileşmeye ve totaliterleşmeye başlamıştır.

el-med netü l-f dıla

Demokrasi Farabî’ye göre her türlü hazcılığı ihtiva edebilecek ve her türlü fasid fikrin ortaya çıkmasına neden olabilecek bir yönetimdir. Demokrasi herkese her şeyi yapması için serbestiyet tanıdığı için faziletli olması mümkün değildir.


En Çok Okunanlar