09 Ocak 2016

  • PaylaÅŸ
günümüz türkiye’sinde müslüman kadının siyasi hayata katılımı üzerine görüşler
günümüz türkiye’sinde müslüman kadının siyasi hayata katılımı üzerine görüşler

Geçmişte Müslüman kadınlar siyasi partilerin iktidar savaşında araç olarak kullanılmış ancak seçimlerden sonra evlerine geri gönderilmişlerdi. İslamcı olsun olmasın ataerkil zihniyetin uzantısı niteliğindeki bütün siyasi partiler için bu geçerlidir.

Siyaset kamusal alanın en belirgin yüzlerinden biridir. Kadınlar, kamusal alanın her noktasında olduğu gibi siyasi hayatta da uzun bir zamandır boş bıraktıkları yeri bugün doldurma mücadelesindedir. Bazı kesimlerce kendilerinden beklenmeyecek şekilde Müslüman kadınlar da bu mücadelenin ön saflarındadır. Gerçekten Türkiye’de yakın geçmişte dirilen ve günümüzde yükselen Müslümanca düşünüş, mensubu olan kadınlara genel olarak kamusal alanda özel olarak siyasette yeni bir kimlik vermiştir. Bu kimlik sadece siyasal İslam’la, muhafazakâr partilerle veya cemaatlerle kısıtlanamaz. Müslüman kadınlar bugün kendileri için oluşturulmuş kalıpların, çizilmiş imajların dışına çıkmak durumundadır. Siyasette seslerini duyururken İslami kuralları da göz önünde bulundurmak zorunda olan bu kadınlar iki güçlü muhalefetle karşı karşıyadır. Birincisi Batılı bir bakış açısı olup İslam’ın kadını aşağıladığını, dini prangalardan kurtulmadıkça Müslüman kadının sadece siyasette değil, genel olarak kamusal alanda birey haline gelemeyeceğini savunur. Bu yüzden kurtuluşu inancın bir tarafa bırakılmasında veya sekülerleşmede görür. İkincisi ise ataerkil Müslümanların muhalefetidir ki bunlara göre sahih İslam’da kadının siyasette yeri yoktur. Kamusal alanda görünür hale gelme çabası hastalıklıdır, nefsi bir zafiyettir. Hal böyleyken iki tarafa da kendini kanıtlamaya çalışan Müslüman kadınların işi zordur. Bu yazıda inancından feragat etmeden yaşadıkları toplumun geleceği üzerinde söz sahibi olmak isteyen bu kadınların mücadelesi üzerine görüşlere yer verilecektir. Bu bağlamda amaç kesin bir sonuca ulaşmaktan çok, böyle bir sorunun var olduğunu göstermek, bu konudaki görüşleri objektif bir şekilde okuyucunun empatisine sunmaktır.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Devlet sayısında...



İlgili Konular Gamze Nur Çelik
Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • PaylaÅŸ

günümüz türkiye sinde müslüman kadının siyasi hayata katılımı üzerine görüşler

Geçmişte Müslüman kadınlar siyasi partilerin iktidar savaşında araç olarak kullanılmış ancak seçimlerden sonra evlerine geri gönderilmişlerdi. İslamcı olsun olmasın ataerkil zihniyetin uzantısı niteliğindeki bütün siyasi partiler için bu geçerlidir.

devletin kaybından sonra bir milletin tasfiyesi endülüs müslümanlarının sonu

Moriskolaştıktan sonra görünüşte Hristiyanlığı kabul etseler de Eski Hristiyanlar onların bu yeni kimliklerine hiçbir zaman güvenmemiş ve kendileri için uygun gördükleri bir zamanda da tamamen tasfiye yoluna gitmişlerdir. Günümüzde bu dramatik süreci iyi tahlil etmediğimiz takdirde dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan sadece Müslümanların değil, ezilen pek çok milletin yaşadığı dramları anlamlandırmamız mümkün değildir

muhammed abid cabiri ve mustafa akkad ın eserleri ışığında islam

Peygamber dönemi siyasi formasyonunun tam anlamıyla bir devlet şeklini alması daha sonraki dönemlerde görülebilir; ancak peygamber döneminde; yetke (sulta), bu yetkenin kaynağı ve meşruiyeti ispatlamaya yönelen ve dine daveti esas amaç edinen, bu dava-ispat ekseninde şekillenen bir siyasi yapıdan söz edilebilir.

devletin ideolojik aygıtı olarak sinema

Duygusal boyutta özdeşleşebileceği kahramanlar ile hayalleri bir araya getiren sinema, devletin ideolojisi ile toplum arasında bir arabulucu gibidir. Genellikle ise bu arabuluculuk devletin hanesine artı puan yazdıran ikna ile sonuçlanır.

rasyonel aklın türevlerine karşı geleneğin tortusu

Sözleşmeyi haklılaştırmak için türev vazifesi gören rasyonalizm, aklı kutsamak adına, bütün etik ve ahlaki değerleri irrasyonel ve modası geçmiş yaftasıyla reddetmiştir.Geleneksel ilişki biçimlerinin ve dayanışma ruhunun kaybolması ile insan muhafazasız kalırken, devlet giderek daha fazla merkezileşmeye ve totaliterleşmeye başlamıştır.

el-medà netü l-fà dıla

Demokrasi Farabî’ye göre her türlü hazcılığı ihtiva edebilecek ve her türlü fasid fikrin ortaya çıkmasına neden olabilecek bir yönetimdir. Demokrasi herkese her şeyi yapması için serbestiyet tanıdığı için faziletli olması mümkün değildir.


En Çok Okunanlar