23 Aralık 2016

  • Paylaş
sanatın dili

Teknesinin ebrûcuyla konuştuğu gibi yaptığı ebrû da konuşur. Marifet, tekneyle aynı dili konuşarak ne söylediğini anlayabilmektedir.

Ebrû öğrenmek amacıyla ziyaretine gittiğim bir kış günü Hocam Mustafa Düzgüman’a, aklıma takılan “kavanozdaki bir parmak boyaya katılacak su ve öd miktarının ne olması gerektiğini” sordum. Ebrûnun püf noktasının bu olduğuna kanaat getirmiştim ve o püf noktasını öğrenmeye çalışıyordum. “Onu tekne söyler” diye cevap verdi. Eve geldiğimde eşime, “Hoca ne sorsam onu tekne söyler diye cevap veriyor, beni yine başından savdı” şeklinde serzenişte bulunduğumu hatırlıyorum. Teknenin ebrûcuya her şeyi söylediğini, marifetin teknenin dilinden anlamak olduğunu, Hocam Hakk’a yürüdükten yıllar sonra idrak edebildim.

Teknesinin ebrûcuyla konuştuğu gibi yaptığı ebrû da konuşur. Marifet, tekneyle aynı dili konuşarak ne söylediğini anlayabilmektedir.

Bu dil” meselesi aslında sâdece ebrû için değil, hüsn-i hat, tezhip, minyatür, çini, katı’, cilt gibi bütün gelenekli sanatlarımız için müşterek bir sıkıntı günümüzde. Bu sıkıntıya sebep olan da sanıyorum Batı sanatlarını değerlendirirken kullandığımız gözlüğü, Türk-İslâm sanatlarını değerlendirirken değiştirmemekten kaynaklanıyor.

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Dil sayısında...


Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Ülkemiz 15 Temmuz’da büyük bir badireden küçük sayılabilecek bir bedelle kurtuldu. Bu darbe girişiminin önceki askerî darbelerden farkı, dinî temelli sivil bir yapının asker uzantıları tarafından gerçekleştirilmiş olmasıydı.

Türk dilinin ve edebiyatının çeşitli ürünlerinin hemen hemen ilk örneklerinin verildiği Eski Uygur Türkçesi döneminde, Eski Uygurların yüksek bir felsefî düşünceye sahip olduklarını gösteren eserler de kaleme alınmıştır. Özellikle Budizm inanışından dolayı pek çok eser Türkçeye tercüme edilmiştir.

İnsan, diğer tüm canlılar gibi kendi cinsi ile iletişim kurmaya ihtiyaç duyan bir varlık. Peki, bunu sağlamanın birçok farklı yolunu geliştirmiş olan insan için, giyinmek de bir iletişim yolu olabilir mi?

Sanatın doğuşuna zemin hazırlayan güzellik arayışı ruhtaki güzelliğin ortaya çıkışıdır aslında. Mağara duvarlarından papirüslere, Roma sütunlarından Anadolu kilimlerine, İnka düğümlerinden Mısır piramitlerine hep hikâyesini daha güzel anlatma peşinde koşmuştur insan. Çünkü hamurunda ve ruhunda güzellik vardır…

Teknesinin ebrûcuyla konuştuğu gibi yaptığı ebrû da konuşur. Marifet, tekneyle aynı dili konuşarak ne söylediğini anlayabilmektedir.

Dil ekolojisi kavramının her yönüyle açıklanabilmesi için, dünya dillerinin aralarındaki karşılıklı ilişki, dillerin konuşucuları ile olan ilişkisi ve dillerin onları kuşatan toplumsal yapılar ve içinde yer aldıkları çevre ile olan ilişkisinin irdelenmesi gerekmektedir.


Yazılar
En Çok Okunanlar