Güncelleme: 17 Haziran 2017

  • Paylaş
dünden bugüne göçler ve türkiye
kaynak: therefugeenation.org
dünden bugüne göçler ve türkiye

Göç ve mülteciliğin akademik ve toplumsal hayatımıza bu kadar yoğun bir biçimde girmesinde şüphesiz, (Suriye savaşının başlamasıyla) İkinci Dünya Savaşı’ndan beri en büyük zorunlu göç sorunu ile karşı karşıya olmamızın önemli bir payı var.

Göçe “Nasıl” Bakmalı?

Göç son yılların en popüler konularından biri olmuştur. Sadece medyada ve gündelik hayatta değil; ekonomiden, uluslararası ilişkilere kadar her alanda göçlerin ve mültecilerin etkileri konuşulmaktadır. Akademik disiplinlerin birçok dalı da göçlere odaklanmakta ve özellikle ulusaşırı göçlerin hem göç eden, hem de göçü kabul eden toplumlar için etkilerini araştırmaktadırlar.

Göç ve mülteciliğin akademik ve toplumsal hayatımıza bu kadar yoğun bir biçimde girmesinde şüphesiz, (Suriye savaşının başlamasıyla) İkinci Dünya Savaşı’ndan beri en büyük zorunlu göç sorunu ile karşı karşıya olmamızın önemli bir payı var. 12 milyonu Suriye’de olmak üzere, 25 milyon kişi ülkesinden ayrılmak zorunda kalırken, toplamda zorla yerinden edilmiş kişilerin sayısı 65 milyon kişiyi aştı. İnsanlık, tarihinin en zor sınavlarından birini yaşarken, mültecilerin yöneldikleri ülkelerde yabancı düşmanlığının yükselmesi dikkat çekiyor. Göçmenler çoğunlukla “istenmeyen” kişiler olarak kabul ediliyorlar. Batılı ülkelerin göç ve sınır politikaları, liderlerin siyasi söylemleri, yükselen ırkçılık bizi yeni sorular sormaya zorluyor.

Avrupa, dünya mülteci yükünün yüzde 1’inden bile daha azı ile muhatap olarak nasıl bir “mülteci krizi”ne girmiştir? 500 milyonluk Avrupa nüfusunun yüzde 11’ini oluşturan yabancılar, bulundukları ülkelerin ekonomik ve kültürel kalkınması için önemli katkılar sağlamışken, “yeni göçmenlerin” istenmemesini nasıl yorumlamalıyız? Batı ülkelerinin, ihtiyaç duydukları zaman kapıyı ardına kadar açarak insan (işçi) ithal ederken; davet etmedikleri kişileri (mültecileri) ölümden kaçsalar dahi kapıdan sokmamaları göç literatürünün bilim dalının konusudur? Göçmenler tarafından kurulmuş bir ülkeye, Kenyalı Barack Hüseyin Obama’nın yerine Başkan seçilen İskoçyalı Donald Trump’ın ilk iş olarak Müslüman göçmenlerin ülkeye girişini yasaklaması, Meksika sınırına duvar örme kararı vermesi nasıl bir çelişkidir? 3 milyon Suriyelinin gelişi ile Türkiye ilk defa “Türk soyundan gelmeyen ve Türk kültürüne bağlı olmayan” bir kitlesel göç ile karşılaşmıştır. Bu yeni “yabancı kitle” ile nasıl uyum içinde birlikte yaşayacağız? Tabii ki gerek tarihi ve yapısal perspektiften, gerekse cari ekonomik, politik ve kültürel perspektiften bakarak göçü çok farklı yönlerden ele alabiliriz. 

 

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin Göç sayısında...

 



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

dünden bugüne göçler ve türkiye

Göç ve mülteciliğin akademik ve toplumsal hayatımıza bu kadar yoğun bir biçimde girmesinde şüphesiz, (Suriye savaşının başlamasıyla) İkinci Dünya Savaşı’ndan beri en büyük zorunlu göç sorunu ile karşı karşıya olmamızın önemli bir payı var.

Altıncı yılını dolduran Suriye iç savaşı ve Türkiye’nin uyguladığı açık sınır politikasının neticesi olarak resmi rakamlara göre üç milyon civarında Suriye vatandaşı bu süreç içerisinde ülkemize sığınmıştır.

takdim yerine tarihin değişmez akıntısı göç

düşünce dergisi'nin altıncı sayısı çıktı

Artık-değerin gaspı, feodal bağlarından özgürleşmiş emek gücüne ve paranın mahiyetinde gizlenmiş meta fetişizmine olduğu kadar emek sürecinin denetimini kaybetmemek adına emekçiyi daima baskılayacak bir yedek emek ordusuna ihtiyaç duymaktadır. İşte bu çok ihtiyaç duyulan yedek emek ordusunu besleyen en önemli demografik hareket de göç olmuştur.

Tarih boyunca yapılan göçlerin insanın varoluşunu tamamlayan bir süreç olduğundan bahsedilebilir. İnsan gruplarının, dolayısıyla kültürlerin karşılaşmasından yeni toplumsal yapılar, yeni kültürler oluşur. Her bir karşılaşma yeni bir toplumsal inşa manasına gelir.

dr kerem kınık ile göç üzerine

"insani diplomasi önemini yeni idrak ettiğimiz bir kavram"


En Çok Okunanlar