13 Ocak 2024

  • Paylaş
günah çıkarmayla çaresizliğin beyanı arasında the social dilemma

Üzerinde durulan konulardan biri internete ve sosyal medyaya giren bireylerin bütün hareketlerinin takip edilmesidir. Birey bazında kişilerin nelerden etkilendikleri, neleri beğendikleri, neleri sevmedikleri ve onları hangi duyguların harekete geçirdiği bilinmekte ve böylelikle her kullanıcının bir modeli oluşturulmaktadır

İnternet kullanımının kitlelere yayılmaya başladığı 90’lı yılların sonlarında, bu yeni teknoloji kişisel ve kurumsal hayattaki işleyişi görece kolaylaştırması sebebiyle benimsenmiş ve gelecekte nelere gebe olabileceği konunun uzmanı olmayan kullanıcılar tarafından çok hesaba katılmamıştı. Geçen zamanla birlikte her yaş grubunda bu yeni teknolojiyle ilgili uzun bir kullanım deneyimi oluşmuş ve aynı zamanda bu yeni teknoloji evrilerek bambaşka bir boyut kazanmıştır. Kullanımının yaygınlaşmasının üzerinden yirmi yıldan uzun zaman geçen internet teknolojisinin bizi getirdiği son noktayla ilgili hiç de iç açıcı olmayan söylemler gündemde yer almaktadır. Hayatı ve iletişimi kolaylaştırması gibi olumlu özellikleri bir kenara bırakılarak beraberinde getirdiği yalnızlaşma, mahremiyetin örselenmesi, bağımlıklıktan kaynaklı rahatsızlıklar vb. olumsuzluklar tartışma konusu olmaktadır. Yeni medyanın gelişimi ve mobil telefonların akıllı hale gelerek yaygınlaşması aynı zamanda Nomophobia, Fomo, Jomo, Yolo ve Foji gibi yeni rahatsızlıkların da ortaya çıkmasına neden olmuş ve bunlar akademide disiplinlerarası çalışmaların konusu olmuştur. Ayrıca yine sosyal medyanın ortaya çıkışı ve görsel içerik yanının güçlenmesiyle beraber dismorfofobi daha yaygın bir hal almıştır.

İnternet ve sosyal medya akademik çalışmalar, yazılı-görsel-internet basınına yansıyan haberler ve radyo, televizyon programları ve vloglarda yıllardır irdelenen bir konu olagelmiştir. Ancak son on yıldır, özellikle olumsuz özellikleri bağlamında akademik çalışmalarca irdelendiği ve haberlere konu olduğu görülmektedir. Konu aynı zamanda çeşitli yönleriyle kurmaca ve belgesel sinemada da gündemden düşmeyen yakıcı bir konu olarak yer almıştır. The Circle (2019), The Social Network (2012), The Eighth Grade (2018), The Hater (2020), The Fifth Estate (2013), Snowden (2016) ve Ex Machina (2015) internet, sosyal medya ve yapay zeka temalı olan bilinen sinema filmlerindendir. The Great Hack (2019), iHuman (2019), Social Animals (2018), Coded Bias (2020) ve The Creepy Line (2018) konuya ilgi duyanların mutlaka izlemiş oldukları belgesel filmler arasında sayılabilir.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "manipülasyon" sayısında...

 



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Bernays’a göre bir tüketiciye ürün satarken akla hitap etmek yanlıştı. Örneğin bir araba için “Bu arabayı almalısınız.” yerine “Bu arabayı alırsanız iyi hissedersiniz.” demek ürün ve tüketici arasındaki bağdan dolayı daha etkiliydi.

Üzerinde durulan konulardan biri internete ve sosyal medyaya giren bireylerin bütün hareketlerinin takip edilmesidir. Birey bazında kişilerin nelerden etkilendikleri, neleri beğendikleri, neleri sevmedikleri ve onları hangi duyguların harekete geçirdiği bilinmekte ve böylelikle her kullanıcının bir modeli oluşturulmaktadır

Canetti, çalışmasına “kitle” kavramını veya fenomenini çözümleyerek başlar. Buna göre kitle, asıl emeli olan deşarj anına ulaşmayı arzu ve ümit eden bir topluluktur.

Bireyler bir araya gelip bir kitle oluşturduklarında bir “kolektif şuur”un etkisi altına girerler. Bundan sonra ayrı ayrı düşünen ve karar alan bilinçli insanlar değil, tek bir zihniyetle hareket eden bir yığın haline gelirler. Bu nedenle kitle halindeki bir kişiden bilinçli muhakemeyle alınmış kararlar beklemek yersizdir.

Radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçları ile kıyaslandığında sosyal medyanın “kamusal alan” potansiyeli taşıdığı söylenebilir; ancak hiçbir tesir ve yönlendirme olmaksızın insanları kendiliğinden örgütleyecek güçte olup olmadığı tartışmalıdır. Sosyal medyadaki örgütlenme ne kadar kendiliğinden ne kadar manipülatif?

Twitter’da amaç mesaj paylaşmaktı, Instagram’da ise asıl odak fotoğraftaydı. Kalple beğenmeyle birlikte öz onay bağımlılığı sorununa dönüşecek bir furya başladı. “Selfie” çılgınlığı ile birlikte mecra da büyüdü. Reklamcılar, geleneksel yollardan ulaşamayacaklarıkadar takipçiye sahip girişimci Narkissoslar, yani influencerlar aracılığıyla insanlara ulaştı.


En Çok Okunanlar