Suç-ceza dengesi ve dahi cezanın caydırıcı, disipline ve ıslah edici olması teorileri cezanın bedenden ziyade ruha yönelik olmasını gündeme getirmiştir. Cezanın öç alma ilkesinden sıyrılıp ıslah etme, disipline etme ilkesine evirildiği bir dönemde suçlunun hem bedenini hem zihnini ‘gözetim altında tutma’ teorileri beraberinde ‘hapishaneleri’ getirmektedir.
İnsan ticareti için uluslararası literatürde çok farklı tanımlamalar yapılsa da biz, son yıllarda mağdurlarının da artış göstermesiyle birlikte, uluslararası gündemde konuşulan, küreselleşme ve kapitalizmle birlikte şekil değiştirmiş modern kölelik biçimidir diye ifade edebiliriz.
Kalpazanlık İslam Hukuku’na göre ta’zir suçlarındandır ve Osmanlı’da da haps-i medid( uzun süreli hapis) cezasıyla cezalandırılmaktaydı. Osmanlı Devleti’nde 1840 yılında ilk kaimelerin basılmasından itibaren kalpazanlık faaliyetlerinde bir artış olsa da öncesinde Osmanlı altınının dahi kalpazanlar tarafından darb edildiği görülmektedir.