18 Mart 2024

  • Paylaş
prof. dr. mehmet narlı ile röportaj
prof. dr. mehmet narlı ile röportaj "roman: cumhuriyet öncesi-sonrasıbugünü"

Peyami Safa’nın Yalnızız’ındaki Samim, Tanpınar’ın Huzur’undaki Mümtaz, huzuru ararken hep huzursuzdurlar ve bunalırlar. 1960’lardan sonraki bazı romanlarda bunalan aydın, artık Tanzimat ve Cumhuriyet romanlarındaki aydın gibi kesin inançları olan, iddiası ve önerisi olan aydın değildir. Bu romanlardaki aydının bunaltısı, yeni bir kimliği arayan, kökleriyle bağlar kurmak isteyen Peyami Safa’nın ve Tanpınar’ın aydınlarının bunaltısından da farklıdır.

Roman, içinde bulunduğu toplumsal yapıdaa etkili olduğu gibi; yazıldığı döneme ayna tutması işlevi dolayısıyla da gelecek dönemler için de vazgeçilmez bir başvuru kaynağıdır. Cumhuriyet’i de öncesi ve sonrasıyla ve bugüne taşıdıklarıyla etraflıca kavrayabilmek için romanın bizatihi kendini inceleme alanı yapmak da önem arz etmektedir. Bu amaçla Prof. Dr. Mehmet Narlı ile hem Cumhuriyet’e hazırlanma sürecinde romanın üstlendiği görevi hem Cumhuriyet sonraki aşamada konuları, yaklaşımları, siyasi-toplumsal akisleriyle romanı ve romancıları konuştuk.

Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra yayımlanan romanlarda hangi konular işlendi, öne çıktı. Bu konuların öne çıkmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Cumhuriyet dönemi romanının üzerinde doğup büyüdüğü siyasal kültürel zemini, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e yaşadığımız değişme ve yenileşme hareketlerinden kopuk düşünmek elbette mümkündür değildir. 1920’den 1950’lere kadar var olan romanın da tamamen yeni, kültürel ve teorik bir doğum olduğunu söyleyemeyiz. Fakat Cumhuriyetle beraber Türk romanında büyük ölçüde Anadolu merkezli, yeni devletin ideolojisi, uygulamaları, hedefleri etrafında yeni bir tematik alanın oluştuğu da bir gerçektir. Mesela Cumhuriyet dönemi ilk kuşak romancılarının en belirgin özelliklerinden biri, gençliklerini yaşadıkları veya ilk romanlarını verdikleri II. Abdülhamid, II. Meşrutiyet ve İttihat Terakki dönemini eleştirmektir. Mesela Halide Edip’in, Sinekli Bakkal; Yakup Kadri’nin, Bir Sürgün; Reşat Nuri Güntekin’in, Gizli El; Nahit Sırrı Örik’in, Abdülhamid Düşerken; Mithat Cemal Kuntay’ın, Üç İstanbul gibi romanları, dönemi, siyasal, kültürel, sosyal değişme ve bozulmalar gibi değişik açılardan ve farklı düzeyde işlerler ve kıyasıya eleştirirler. Cumhuriyet Dönemi romancıları, içinden çıkıp geldikleri Milli Mücadele’yi de romanlarında işlerler. Ateşten Gömlek’te, Esir Şehrin İnsanları’nda, Yaban’da Sahnenin Dışındakiler’de, Küçük Ağa’da, Osmanlı Devleti’nden umudunu kesmiş, subayların, öğrencilerin, memurların, gazetecilerin gösterileri, örgütlenmeleri, Anadolu’ya geçişleri, silah temin etmeleri açıkça görülür. Köylüler, çeteler, savaş yorgunu gaziler, hep bu bütünün parçalarıdır. Bu arada düşmanla işbirliği yapanlar, savaştan çıkar sağlamak isteyenler de vardır. Cumhuriyet döneminde romanın tematik yapısında öne çıkan konulardan biri de eğitimdir. Özellikle Reşat Nuri ve Halide Edip’in öğretmen ve eğitim problemine eğilmeleri Cumhuriyet’in ana hedeflerine bağlıdır. Vurun Kahpe’ye Yeşil Gece gibi romanlarda getirilen yeniliklerin, yapılan inkılâpların yayılması ve benimsetilmesi, Cumhuriyet ideolojisinin ve uygulamalarının eğitimin üzerinde gördüğü bağnaz ve cahil gölgenin kaldırılması anlatılır.



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Hukûk-ı Nâs’ın ulus ve vatan kavramları üzerinde duruyor oluşu yazıldığı ve tercüme edildiği dönem itibariyle dikkat çekicidir. Zira henüz imparatorlukların tarih sahnesinden çekilmediği bir dönemde ulus devlet, ulusun inşası ve egemenliği altındaki hükümdardan kopuşu gibi meseleleri işlemiş olması, imparatorluklardan kopan ulus devletlerin temel ilkelerini belirlerken sahip olmaları gereken prensipleri belirleme girişimleri, eserin ilgiyle takip edilmesini anlaşılır hale getirmektedir.

1942, hızını gittikçe artıran radikal bir bakış açısının Türk romanında hissedildiği bir yıldır. Çünkü köy romanı anlayışı, Anadolu idealizminin yerine geçmeye başlamıştır. Köy gerçeğini savunduklarını öne süren yazarlar, kendilerinden önceki “Anadolu” yaklaşımını “kaval”, “çoban” “söğüt” edebiyatı adıyla alaya almıştır. Yaban, Çalıkuşu gibi dönemin çok okunan romanlarını “küçük burjuva romanları” olarak görürler.

prof dr mehmet narlı ile röportaj quot roman cumhuriyet öncesi-sonrasıbugünü

Peyami Safa’nın Yalnızız’ındaki Samim, Tanpınar’ın Huzur’undaki Mümtaz, huzuru ararken hep huzursuzdurlar ve bunalırlar. 1960’lardan sonraki bazı romanlarda bunalan aydın, artık Tanzimat ve Cumhuriyet romanlarındaki aydın gibi kesin inançları olan, iddiası ve önerisi olan aydın değildir. Bu romanlardaki aydının bunaltısı, yeni bir kimliği arayan, kökleriyle bağlar kurmak isteyen Peyami Safa’nın ve Tanpınar’ın aydınlarının bunaltısından da farklıdır.

prof dr saadettin ökten ile röportaj quot şehri kuran değerler

Gerçekte her medeniyet tasavvuru değerler ve bu değerlerin hayata yansıması olarak ortaya çıkan eylemler üzerinde bir bütünlük arz eder. Buradan çıkan sonuç her medeniyet tasavvurunun çelişkisiz olması zorunluluğudur. Toplumsal kimlik yapımızdaki ikilem şehirlerimize de yansımaktadır

Cumhuriyet’in ilanı, her alanda modernleşme hamlelerinin yapıldığı bir dönemin başlangıcıdır. Böylesi dinamik dönemde alınan kararların ve benimsenen politikaların en somut sunulacağı alanlar da kentler olmuştur. Bir anlamda Cumhuriyet’in başarmak istediklerinin nirengi noktasını kentler teşkil etmiştir. İlk yıllardaki kentleşme politikaları temelde bir sistem oluşturmaya ve bu sistemin uygulanmasını sağlayacak idari ve yasal çerçevenin belirlenmesi üzerine kurulmuştur.

prof dr iskender öksüz ile röportaj quot devletin ideolojisi dönüşümü

Kurumları koruyacak olan hukuk devletidir, kanunlardır. Fakat korunacak değerlerin ancak küçük bir kısmı yazılıdır. Diğerleri insanların kalplerinde ve zihinlerindedir. Kurum değerlerini koruma görevi herkesten önce kurum yöneticilerine ve mensuplarına aittir. Sonra da bütün millete.


En Çok Okunanlar