Güncelleme: 15 Mart 2024

  • Paylaş
takdim yerine / cumhuriyeti düşünmek: yeni yüzyılın eşiğinde kökler ve gelecek
takdim yerine / cumhuriyeti düşünmek: yeni yüzyılın eşiğinde kökler ve gelecek

Türk tarihinin ilk Cumhuriyet asrını geride bıraktık. İnsanlığın şimdiye dek gördüğü en büyük alt-üst oluşlar zinciriyle eş zamanlı koşulan bu uzun yol üzerine düşünmek, yeni yüzyılın tokmağını da anlamlı bir merhabayla çevirmek demek.

Türk tarihinin ilk Cumhuriyet asrını geride bıraktık. İnsanlığın şimdiye dek gördüğü en büyük alt-üst oluşlar zinciriyle eş zamanlı koşulan bu uzun yol üzerine düşünmek, yeni yüzyılın tokmağını da anlamlı bir merhabayla çevirmek demek. Türkiye’mizin art arda yüzleştiği yoğun tartışmalar, karşımızdaki mirasın ne kadar canlı olduğunun bir işareti. Bugüne ve geleceğe dair konuştuğumuz pek çok başlıkta aslında asırlık gündemlere yeni satırlar eklemekteyiz. Yarının ufkuna bakabilmek ise bize bu tecrübenin omuzlarından öteleri gösterecek nitelikte bir düşünce üretimi faaliyetiyle mümkün. Nitekim, Düşünce’nin Cumhuriyet özel sayısı okuyucularını asırlık hikâyemizi anlamaya odaklanmış böyle bir fikir ve bilgi iklimine çağırıyor...

Mehmet Akif Okur, bizi tarihi belgeler ve hukuki metinlerle desteklediği üç kavramla tanıştırıp köklere doğru götürüyor: dünyacı milliyetçilik, tarihli Türklük, tarihli Müslümanlık.

Mehmet Ölmez Cumhuriyetin dil politikaları ve Türkçenin evrimi üzerine bir çalışmayla yolculuğumuzu sürdürüyor. Sevtap Kadıoğlu ise bilimsel gelişmelerin ve eğitim kurumlarının Cumhuriyetle şekillenen çehresini gözler önüne seriyor. Ayhan Bıçak felsefenin Cumhuriyet dö- neminde ürettiği mirasa ve bunun toplumumuzdaki yansımalarına ışık tutuyor.

Mahmut Bilen, Osmanlı'dan günümüze ekonomik yapıda yaşanan değişimleri incelerken, Ömer Selçuk Emsen Türkiye ekonomisinin son yüz yılda geçirdiği dönüşümü ele alıyor. Vahdettin Engin tarihi süreklilik meselesinin altını çizerken, Cemil Koçak tarihçilik mesleğinin ve Cumhuriyet tarihinin tartışmalı konularının üzerinde duruyor.

Elif Gültekin ülkemizde sağlık hizmetlerinin Cumhuriyetle nasıl evrildiğini anlatırken, Arda Odabaşı sinemanın tarihsel serüvenine dair bilgiler veriyor. Mesut Aytekin ise Dersimiz: Atatürk Belgeseli üzerinden süreci inceliyor. İbrahim Sena Arvas radyonun Cumhuriyet dönemindeki yerini ve önemini vurguluyor.

Halim Alperen Çıtak hukukun millileşme sürecini tartışırken, Fethi Gedikli hukuk dilinin Cumhuriyet ile geçirdiği evrimi inceliyor. Mustafa Onur Tetik ve Alperen Önal milli kimlik ve dış politikanın yüz yıllık yolculuğuna odaklanıyor.

Ahmet Kavas, dış politikamızın Osmanlı'dan bugüne uzanan hikayesini anlatırken, İskender Öksüz devlet ve millet kavramlarının geçmişten bugüne bir değerlendirmesini yapıyor. Gökçen Kılıç Ürkmez, Cumhuriyet döneminde kentleşme ve planlama konularına eğiliyor. Sadettin Ökten şehir ve kimlik kavramlarının Cumhuriyet tecrübesi içinde nasıl şekillendiğini tartışırken, Mehmet Narlı ve Alemdar Yalçın edebiyatın ve romancının Cumhuriyet dönemindeki evrimini ele alıyor. Cahid Şenel ise Türkçe’ye tercüme edilen ilk uluslararası hukuk kitabını bizim için inceliyor.

Bilgiyle bezeli bu geniş düşünce sofrasına gönlünüzü açmaya hazır mısınız?



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Hukûk-ı Nâs’ın ulus ve vatan kavramları üzerinde duruyor oluşu yazıldığı ve tercüme edildiği dönem itibariyle dikkat çekicidir. Zira henüz imparatorlukların tarih sahnesinden çekilmediği bir dönemde ulus devlet, ulusun inşası ve egemenliği altındaki hükümdardan kopuşu gibi meseleleri işlemiş olması, imparatorluklardan kopan ulus devletlerin temel ilkelerini belirlerken sahip olmaları gereken prensipleri belirleme girişimleri, eserin ilgiyle takip edilmesini anlaşılır hale getirmektedir.

1942, hızını gittikçe artıran radikal bir bakış açısının Türk romanında hissedildiği bir yıldır. Çünkü köy romanı anlayışı, Anadolu idealizminin yerine geçmeye başlamıştır. Köy gerçeğini savunduklarını öne süren yazarlar, kendilerinden önceki “Anadolu” yaklaşımını “kaval”, “çoban” “söğüt” edebiyatı adıyla alaya almıştır. Yaban, Çalıkuşu gibi dönemin çok okunan romanlarını “küçük burjuva romanları” olarak görürler.

prof dr mehmet narlı ile röportaj quot roman cumhuriyet öncesi-sonrasıbugünü

Peyami Safa’nın Yalnızız’ındaki Samim, Tanpınar’ın Huzur’undaki Mümtaz, huzuru ararken hep huzursuzdurlar ve bunalırlar. 1960’lardan sonraki bazı romanlarda bunalan aydın, artık Tanzimat ve Cumhuriyet romanlarındaki aydın gibi kesin inançları olan, iddiası ve önerisi olan aydın değildir. Bu romanlardaki aydının bunaltısı, yeni bir kimliği arayan, kökleriyle bağlar kurmak isteyen Peyami Safa’nın ve Tanpınar’ın aydınlarının bunaltısından da farklıdır.

prof dr saadettin ökten ile röportaj quot şehri kuran değerler

Gerçekte her medeniyet tasavvuru değerler ve bu değerlerin hayata yansıması olarak ortaya çıkan eylemler üzerinde bir bütünlük arz eder. Buradan çıkan sonuç her medeniyet tasavvurunun çelişkisiz olması zorunluluğudur. Toplumsal kimlik yapımızdaki ikilem şehirlerimize de yansımaktadır

Cumhuriyet’in ilanı, her alanda modernleşme hamlelerinin yapıldığı bir dönemin başlangıcıdır. Böylesi dinamik dönemde alınan kararların ve benimsenen politikaların en somut sunulacağı alanlar da kentler olmuştur. Bir anlamda Cumhuriyet’in başarmak istediklerinin nirengi noktasını kentler teşkil etmiştir. İlk yıllardaki kentleşme politikaları temelde bir sistem oluşturmaya ve bu sistemin uygulanmasını sağlayacak idari ve yasal çerçevenin belirlenmesi üzerine kurulmuştur.

prof dr iskender öksüz ile röportaj quot devletin ideolojisi dönüşümü

Kurumları koruyacak olan hukuk devletidir, kanunlardır. Fakat korunacak değerlerin ancak küçük bir kısmı yazılıdır. Diğerleri insanların kalplerinde ve zihinlerindedir. Kurum değerlerini koruma görevi herkesten önce kurum yöneticilerine ve mensuplarına aittir. Sonra da bütün millete.


En Çok Okunanlar