13 Ocak 2024

  • Paylaş
kitap değerlendirmesi: twitler ve sokaklar

Radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçları ile kıyaslandığında sosyal medyanın “kamusal alan” potansiyeli taşıdığı söylenebilir; ancak hiçbir tesir ve yönlendirme olmaksızın insanları kendiliğinden örgütleyecek güçte olup olmadığı tartışmalıdır. Sosyal medyadaki örgütlenme ne kadar kendiliğinden ne kadar manipülatif?

"Kendiliğinden” olmak… Herhangi bir şeyin; bir diğerinin etkisi olmadan, kendiliğinden ortaya çıkması, esas itibariyle “ideal” olanı temsil eder. İdeal kavramlar, düşünsel ve anlamsal açıdan ontolojik olana gönderme yaptıklarından değer yüklüdürler. Bu nedenle “etkileme”, “inandırma” ve “ikna” güçleri fazladır. Başka bir deyişle, belli bir argümanın ideal kavramlar üzerinden temellendirilmesi, “rasyonel ikna edicilik” için en etkili yöntemlerden biridir.

“Kendiliğindenlik” kavramı, özellikle sosyal medya üzerinden yürütülen kampanya ve toplumsal hareketler söz konusu olduğunda sıkça karşımıza çıkmaktadır. Özgürlükçü ve demokratik yapısı nedeniyle sosyal medya için genellikle “kamusal alan” nitelendirmesi yapılmaktadır. Kamusal alan, fikirlerin özgürce ifade edildiği ideal bir ortamı ifade eder. Esasında kamusal alanın varlığından söz edilebilmek için bu tek başına yeterli olmayıp herhangi bir etki olmaksızın “kendiliğinden” oluşması gerekmektedir. Sosyal medyanın “özgürlükçü doğasına” ve “kendiliğinden bir örgütlenme alanı” olduğuna sürekli vurgu yapılması bu nedenledir.

Yazının devamı Düşünce Dergisi'nin "manipülasyon" sayısında...

 



Yasal Uyarı: Yayınlanan yazı ve haberin tüm hakları Düşünce Dergisi'ne aittir. Özel izin alınmadan yazı ve haber hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak yazı ve haberin bir kısmı aktif link verilerek alıntılanabilir.

  • Paylaş

Bernays’a göre bir tüketiciye ürün satarken akla hitap etmek yanlıştı. Örneğin bir araba için “Bu arabayı almalısınız.” yerine “Bu arabayı alırsanız iyi hissedersiniz.” demek ürün ve tüketici arasındaki bağdan dolayı daha etkiliydi.

Üzerinde durulan konulardan biri internete ve sosyal medyaya giren bireylerin bütün hareketlerinin takip edilmesidir. Birey bazında kişilerin nelerden etkilendikleri, neleri beğendikleri, neleri sevmedikleri ve onları hangi duyguların harekete geçirdiği bilinmekte ve böylelikle her kullanıcının bir modeli oluşturulmaktadır

Canetti, çalışmasına “kitle” kavramını veya fenomenini çözümleyerek başlar. Buna göre kitle, asıl emeli olan deşarj anına ulaşmayı arzu ve ümit eden bir topluluktur.

Bireyler bir araya gelip bir kitle oluşturduklarında bir “kolektif şuur”un etkisi altına girerler. Bundan sonra ayrı ayrı düşünen ve karar alan bilinçli insanlar değil, tek bir zihniyetle hareket eden bir yığın haline gelirler. Bu nedenle kitle halindeki bir kişiden bilinçli muhakemeyle alınmış kararlar beklemek yersizdir.

Radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçları ile kıyaslandığında sosyal medyanın “kamusal alan” potansiyeli taşıdığı söylenebilir; ancak hiçbir tesir ve yönlendirme olmaksızın insanları kendiliğinden örgütleyecek güçte olup olmadığı tartışmalıdır. Sosyal medyadaki örgütlenme ne kadar kendiliğinden ne kadar manipülatif?

Twitter’da amaç mesaj paylaşmaktı, Instagram’da ise asıl odak fotoğraftaydı. Kalple beğenmeyle birlikte öz onay bağımlılığı sorununa dönüşecek bir furya başladı. “Selfie” çılgınlığı ile birlikte mecra da büyüdü. Reklamcılar, geleneksel yollardan ulaşamayacaklarıkadar takipçiye sahip girişimci Narkissoslar, yani influencerlar aracılığıyla insanlara ulaştı.


En Çok Okunanlar