Croce’nin, “Tarihin belirli bir anında yaşayan insanın, tarihin tümü ile ilgili bir şeyler söylemeye ne kadar hakkı vardır?” sorusuna verilecek cevap, elbette ki geçmişin spekülatif bir şekilde didiklenmesi değildir. Ancak bugün geçmişe dönüp baktığımızda birtakım olayların nasıl cereyan ettiği hakkında çözümlemelere gitmek bilimsel anlayışımızın gelişmesi için faydalı olur kanaatindeyiz.
“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Miras Kalan İktisat Düşüncesi” olarak isimlendirdiğimiz bu çalışma, arşiv ve belgelere dayanarak yapılmış, ultra-empirik bir çalışma olmamakla birlikte; tarihin, eldeki veriler (yani ‘dün’ ve ‘bugün’) kullanılarak spekülatif bir biçimde anlaşılmaya çalışılması olarak özetlenebilir. Eğer bilimleri bir tasnife tâbi tutsaydık onları; madde-madde, insan-madde ve insan-insan arasında cereyan eden olayları araştıran üç farklı başlık altında inceleyebilirdik. Gayemiz ‘‘homo-economicus’’ olarak tabir edilen soyuahistorik bireyi araştırmak değil; Weber ve Sombart’ın Alman Tarihçi Okulu ve özellikle Dilthey ile kurduğu bağlantıdan ilham alarak “iktisâdî madde karşısında manevi amillerin yoğurduğu bir "tarihî insanı” anlatmaktır.
Yaşlanmanın problem olarak daha farklı bir boyuta taşınması geleneksel aile yapısındaki bozulmalarla birlikte olmuştur. Sanayileşme ile birlikte yaşanan sosyo-kültürel değişim süreci, yaşlının aile içerisindeki konum ve statüsünün koruma altına alınmış olduğu geleneksel aile yapısında bozulmalar yaşanmasına yol açmıştır...
“Biliyorum ne masal dinlemeye doydular Ne oyun oynamaya…” Yavuz Bülent BÂKİLER
“Sinema hem bir sanat hem de bir sanayidir; bazı ülkelerde kocaman bir sanayi kolu, ağır sanayi ya da otomotiv sanayisi kadar devasa, önemli ve (bazen) inanılmaz yatırımlarla inanılmaz kârlar getiren.” Giovanni SCOGNAMİLLO
“Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir. İlim, akıl ve ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir.” “Eline, beline, diline hâkim ol. Aşına, işine, eşine sahip ol.” (Ahi Evran)
Başta söyleyeyim, parayla olan imtihanımızı kaybettik. Gerekçe, zengin olursak itibarımız artar. Oysa zenginliğin sorumluluk isteyen bir şey olduğunu unutup paraya esir olduk.
İnsan ne için yaşar? Felsefe ve din kitaplarında bu soruya muhtelif cevaplar verilmiştir. Peki amaç daha çok mutlu olmak mıdır, Allah rızası mıdır, saygın olmak mıdır, onurunu korumak mıdır, daha çok itibar mıdır, güç müdür?