Teknoloji ve küreselleşmeye paralel olarak günümüz toplumlarının yaşam tarzları ve buna bağlı olarak toplumsal-kültürel yapıları hızla değişiyor. Dünya ölçeğindeki gelişmeler, Türkiye’ye de sirayet ederek düşünce ve değerlerimizde çok büyük değişimlere neden oluyor.
Toplumsal yapı ve kurumlar arasında meydana gelen uyuşmazlık nedeniyle normlar geçerliliğini ve yaptırım gücünü yitiriyor, değersel kargaşa topluma egemen olmaya başlıyor. Doğru algılayamıyor, doğru düşünemiyor ve akıl yürütemiyoruz.
Algı-anlama-düşünme mekanizmamızın işleyişine engel olan bir akıl tutulmasına gebe bir toplumsallaşma süreci ile karşı karşıyayız. Toplumsallaştıkça kendi özümüze daha da yabancı haleye geliyoruz. Yabancılaştıkça, toplumsallaştığı için insanı suçluyor ve sorun olarak görüyoruz.
Sayı 1 - Entelektüel içinddekiler
İnsan, “sonsuz, sınırsız ve sırasız” bir evrende, kendi varlığını, bütün- lüğünü, canlılığını sürdürür. İnsanlar bunlardan kaynaklanan “belirsiz, tanımsız, bilinmez” gerginlik hallerini “belirli, tanımlı ve bilinir” kılmaya çalışır. İnsanın bu çabalarına en büyük destek din, tarih ve kültürden gelmektedir. İnsanlar, hayata din, tarih ve kültür ile tutunurlar.
-türk milliyetçiliğinin türk sineması’ndaki serüveni üzerine kısa bir inceleme-
Teknoloji ve küreselleşmeye paralel olarak günümüz toplumlarının yaşam tarzları ve buna bağlı olarak toplumsal-kültürel yapıları hızla değişiyor.
Romantizm 19. yüzyılda Avrupa’da edebiyatta, sanatta ve entelek- tüel alanda ortaya çıkmış bir akım olarak tarif edilir. ugün “romantizm”, “romantik” denince akla aşkla duyguyla yoğrulmuş insanlar ve bunların sergiledikleri hareketler gelmektedir.
Mükemmele ulaşma kaygısı, insanların üretkenliğini de olumsuz etkileyebilmektedir. Bu kaygı yalnızca yapılan işi en iyiye ulaştırma yönünde gayret etmek şeklinde ilerlemez. Zaman zaman başarısızlıktan kaçma olarak da kendini gösterebilmektedir.